24 Eylül 2021 Cuma

DRAM VE KOMEDİ

Vahşice tasarlanmış ölüm döşeği
Eziyet çektirmenin getirisi, kanlı taslar çatlıyor
Cinayetin milli marşı olmuş bu melodi
Gözlerinle oku, kulaklarınla dinle

Ses seda çıkarmaksızın, tam tepende bir sima
Şakağında aynı hışırtı, aynı tabanca, aynı gülümseme
Parmak izleri hiç bu kadar kalıcı olmamıştı
"Öfkeden muaf, psikoz ziyadesiyle kaybolmuş bir çılgın.
Delirmiş bir cengavere silah ver, cinnete şahit olacaksın"

Yarattığınız bu korkunç sistem
Bir sosyopatın kibrit çakışıyla son bulacak
İşte o zaman Nil Nehri'nde kan banyosu yapılınca 
Papa Gelasius'ın ruhu şad olacaktır



19 Eylül 2021 Pazar

TUTKUSAL

Fazla münakaşaya girmeden, kısa ve öz
"Gözlerin, kör insanları ressam yapar
Sesin, dilsizleri konuşturur, 
Kokun, en kuytu ormanlardan çıkma
dudakların kadar sıcak bir baharı hatırlatır."

Terminalde yaktığım sigara hiç bu kadar lezzetli olmamıştı
Şayet seni düşünmek, seninle olan o kısacık zamanların 
Bana peşkeş edercesine getirdiği bir gül şarabı kadar özel

"Tanrı dünyayı yarattığında insan
şaheserin onlara tanrıdan sunulduğuna inanıyordu
ben ise çoktan sana doğru adım adım, uzak uzak yürüyordum"
Çünkü benim şaheserim tanrının bana sunduğu bir topraktan ibaret değil
Nefesi, nikotini, şaibesiz tutkuyu dudaklarından ciğerlerime doldurduğum
Kutsal bir zanaat, ince işleme dudaklarından ibaretti aslen

"Sensin tanrının yarattığı ve bana ait ettiği,
her sabah gözlerimde kanlanan, ses soluk etmeden yanaştığım,
körlerin ayna sattığı diyarlardan, dilsizlerin şarkı söylediği
en kuytu ormanların içinden bulduğum, şiirlerime işlediğim şaheser."





16 Eylül 2021 Perşembe

BULANIK CİNNET MANZARALARI

Piyano sesine uyan, bıçaklar keskinleşiyor
Doğan güneş sabahı katletti, kara fon kükrüyor
Dudaklarımdan ısırıp beni bu içine çektiğin gölgeler
Hiç bu kadar ürkütücü ve can alıcı bir hal almadı
Bacaklarım hantal, gözlerim yorgun, katran kokuyor

Kalk gel, bedenimi ruhumdan ayırırcasına hasret
Kırk beş yıl hatır nikotin tüketircesine harmanım
Çakırkeyf günler geçiyor, Kasım ayı geldi gelecek

Sur üflensin, jileti çevir, parmak uçlarında yürü
Sakın ola beni yalnız bırakma, tren saymaktan acizim
Belki sesim soluğum çıkmaz, o gün orada olduğum anlaşılmaz
Şayet orada olsaydım, oracıkta dimdik dursaydım
O kavat gıdım gıdım gebermişti, ruhu semaya mütevellit
Bedeni köpeklere servis edilircesine peşkeş sunusu 
Şad edilmek üzere bin bir farklı toprak altında
Hallelujah!





7 Eylül 2021 Salı

PORNOGRAFİK EDEBİYAT

Zambak kadar ince işlediğim dudakların
Canını yakmak, sana eziyet etmek için harlanmış sapkınlığım
Derisine semboller kazıdığım, korkudan delirmiş, benim tatlı çılgınlığım 
Kırmızı güller bana durmak bilmeyen, kesik üzerine pamuk bastığın
Kan kokusunu aldıkça vahşete himaye ettiğim günleri hatırlatıyor

Omuzlarından elmayı ısıran Adem gibi
Kutsal kitap tutarcasına okşadığım o saçların
Boynundaki zincirler, bacaklarını örten ne varsa
Nece büyük bir tutkuyu andırıyor

Oysa ilk tanışık günlere dönelim
Bacakların usta eliyle dokunmamış bir ezgi
Kolların işlenmemiş birer sarkaç gibiydi henüz
Ah güzelim, yegane parçam, siperlere gömülü definem
Tutku ve acıların Meryem anası

"O yataktan kalkarsan
seni kendi kanınla
kendi etinle beslerim"



6 Eylül 2021 Pazartesi

KİMSESİZLER MEZARLIĞI

Caddeler boyu elinde ayna, dilinde jilet
Unutulan nasıl bırakıldığını hatırladı
Bir hiç uğruna, yetmiş altı kibrit kutusu
Tenha ve loş bakışların ateşine kapıldı

O kadar derin, o kadar sağlam bir darbedir
Sabahın gelmek bilmediği, kavgaların doğduğu
Daracık sokaklarda ölüme sürüklenen
Suça meyilli, kollarında kesiklerin izleriyle büyümüş
Kentin kuyuya itilmiş çocukları, sizler sahipsiz
Sizler kayboldunuz, bir gün bulunacaksınız
Kimsesizler mezarlığına defnedilip
Ruhunuz kut ve şad edilecektir
Yüzünüz gülsün



647 GÜN

Kayaşehir kaldırımlarına adım adım
Dört yol ağzında, şiirlerimi küfredercesine
Susmadan, bağıra çağıra okuyorum

"Bu tarifsiz rüyalar, bu tarifsiz özlem
düştüğün beton çatlamış, saçlarını kazıtmışsın
bir bebek gibi ölünü kucaklıyorum, ürküyorum belki
her zaman olduğu gibi, oradayım, yanı başında
ve sen yine beni görmüyorsun"

Ruhun şad oldu, aylar ve yıllar boyu
Mezarına bıraktığım güller kuruyor
Toprağını güneş kavuruyor
647 gün travma, 15 bin saat işkence gibi
Sensiz, kayıp, gaip, muamma bir hal

Saçlarımı kazıtıp, şarabı gazeteye sarıp
Gözlerim kısık, İstiklal'e doğru yürüsem
Galata kulesine çıkıp yaygara koparsam 
Ve de sana sardığım bin bir farklı sigarayı 
Sensiz, oracıkta, tek başıma içsem
Gücenir misin?

Ve ben seni, yeniden, aynı sokakta
Yapayalnız bulmak istiyorum
Belki hakir zaman bana bir şans tanır
Seninle bu diyarlardan göçeriz
Hiç olmazsa bileklerime yeni sayılar kazırım

Oldum olası Başakşehir'de
Üçüncü sayfa haberleri
Tarih 29 Kasım 2019
Ve sen kenar köşede belirdin
Nece güzel fotoğraflarından biri
Bir bilet, yüzümde yılların izleri
İstanbul'u terk ediyorum
Huzur içinde yat sevgili



30 Ağustos 2021 Pazartesi

KEHRİBAR VE KÜL

Benim pelerinim, senin kanatların
Öylesine bir, öylesine bağlı ve birlikteler 
Dudaklarım yanıp tutuşuyor, senin adına
Yolun uzun, sırtımız aynı ağaca yaslı, gözlerimiz mıhlı

Susmak bilmem, senin yanında sarhoş 
Meyhanelerden çıkıp gelmiş ve de o kadar mayhoş gibi
Saçmalıyorum, sen benim çılgınlığım oldun
Yaz geceleri, yaz aşkından zatiye, güneşten aşikar
Yaz yağmurları kadar gür, gidilmeyen sahiller kadar sıcaksın

"Benim yegane tutkum, arzum ve karanlık gecem
senin adına içtiğim sigaralar, sensiz tekerrüre şahittir"

Şayet bir gün bu gece son bulur
Sabaha farklı caddelerden, farklı gecelere
Seni hatırlatan şarkılarla, seni hatırlatan yüzlerle
Türkülerle, düşlerle uyanırım

Ne senin kehribar keski kokunu
Ne de senin yanımda olduğum kadar huzur duyarım
Şükürler ola, lanet etmeyesin, pişman olmayasın
Ben hep senin kalbine gömülü, sol yanından bir parçayım
Benim güzel, sıcak, şaibesiz güneşim ve karanlık gecem
Ben seninle son buluştuğum parkta, senden uzaklarda
Senin yanındayım




28 Ağustos 2021 Cumartesi

ISIRILIŞ ÖYKÜSÜ

Ormanların en kuytusu, ulusların dışında
Devasa bir yaratık tarafından ısırılış öyküsü
Kabuslara zatiye, paragraflar aşikar
Uyuyamıyorum

Bedenimde kesiklerin sancısı, dudaklarım paramparça
Vücudumdaki izleri takip ediyorum, kutlu yola sevk edilmek üzere
Günüm angarya, günüm çöp oluyor, güneş doğmuyor
Çaba çırpı uzanıyorum, saçlarım ıpıslak, evde bağıran çocuklar
Uyuyamıyorum



23 Ağustos 2021 Pazartesi

GİZLİ ÖĞRETİ

Çanlar kim için çalıyor dersiniz?
Seni kutlu yola sevk edecek O'nun için
Alaca karanlık yanılsamalar ile aydınlığa kavuşunca
Meftum suratın sana ihanet edecek, şevksiz yatakta çırpınırken
Uyku seni beter edecektir

Bedenin bir zindan, ruhun özgürlük için yalvarıyor
Cildin dökülüyor, derini kaşımayı bırak, beni dinle

Gerçeklik tarafından bağırsakların deşildiğinde
Güneş ufuktan çekilecek, kan tüten ay doğacak
O zaman beni anlaman için sana şans vereceğim
Çünkü gerçeklik
Gördüğün değil, görülmesi gerekendir




19 Ağustos 2021 Perşembe

KAMBUR

Bazı şarkılar vardır, tek sefere yegane
Bin bir derdin devası olur, içtiğin sigaranın dumanına kapılır
Benzersiz bir sahile gidersin, Kalyon yanı başında
Denizin o saf tuz kokusuyla, güneş altında, gözlerin kapalı
Ses seda etmeden, dalavere olmadan, mutluluğu tadarsın
O huzur, o günlere hasretim

Şaibesiz, gaip bir hal, kayıp bir yol
Durmadan yürür gidersin, nereye gittiğini bilmeden
Saatin yok, ateşin yok, elinde bir pusula
Kuzey yolunda dimdik, sallana sallana, yarım kalan şarap
Biraz duman, biraz kül, uykusuzca adımlarsın
O tutkuya, o zamanlara hasretim
Geleceğe mahkum, geçmişe hasretim



15 Ağustos 2021 Pazar

İŞKENCE SEANSLARI

Türlü sapkınlıklar, katil güdüleri
İltihap akan suratıma bak, iğrene iğrene
Beni ölümden meymenet beklercesine sorgula
Kabuslardan kaçabilir misin? Yalvar yakar uyanır
Kan ter atarcasına yalpalarsın, öyle büyük bir hissiyattır bu

Ölüm korkusu çeken bir mahlukatı şehvetle izliyorum
Kan kokusu ile kaplanmış bir sokakta, dayanılmaz bir mutluluk
Soluk çıkmaz bir geceyi delip deşen çığlıklarla uyuyorum
Zira hepsi kafamın içinde bana eşlik ediyor, ilahiler sunuyor
Kendi cehennemim, kendi kanımın zehrinde boğuluyorum



13 Ağustos 2021 Cuma

UYUTMAZ

Satırlarda kavuşacağız, şarkılarda
Yıldız evi gök kubbeye bakarken 
Ya da farklı sofralarda yemekler yiyeceğiz

Dans ederken bakacaksın gözlerimin içine
Sıcak, şehvetli, ay beyaz ellerim tutacak belinden
Tenimin soğukluğu, sıcaklığa kavuşacak, çılgınlık misali

Aylar, yıllar, asırlar geçecek
Ve ben hatırlayacağım
Hatırladıkça uykum kaçacak
Ne de olsa güzel hatıralar adamı uyutmaz
Hatırladıkça yaşatır, yaşandıkça unutulmaz



TEKMİL BELALAR

15 Mayıs 2008 yazından bir kenar mahalle
Tek tük bacası tüten bir ev vardı
Söndürdünüz

Nefretim, kabusum oldunuz
Sedef saplı bıçağı belinize takıp
Şeytana karıştınız, kanıma girdiniz
Dudaklara jilet takıp
Şah damarımdan öptünüz

Sessizliğin tekmil tabiri
"Benim yegane kardeşlerim, kalpazan dostlarım
sizlere bin kere lanet olsun, beni leş yercesine çiğnediniz
ben ise her gün benzer sokak lambaları altında ellerimi açıp
dualar ediyorum, şükürler ediyorum, kurtuluşumu kendime armağan
sizlere tüküre tüküre bela ediyorum, bu kalem sizin yüzünüzden yazıyor"



9 Ağustos 2021 Pazartesi

ÖZGÜRLÜK ARZUSU

Pelerini harlayıp yedi dümen tarlalarında koşuşturuyordu
Yalın ayak, uyku uyumadan, günler boyu yürüyordu
Omuzlarında kor ateş turuncusu, gözlerinde özgürlük arzusu
Kimseye haber etmeden, nereye gidiyordu?

Kalbi yontuldu, dudaklarında özlem var
Bitmek bilmeyen ilahiler, saç beyazlatan türküler
Ellerinden kayıp giden yılların hatırası
Belinde sedef sap, yadigar çakı, yüzünde yılların izleri 

Rüzgar gibi bir çocuk bu civarda
Anasının karnından sezaryenle doğdu
Özgürlüğü ve cesareti bulma umuduyla
Sağı solu darmaduman edercesine
Vefalı toprakların bambaşka insanlarına saatin akıbeti sordu
Nefes nefese, terli suratına çarptığım suların acelesiyle
Kimse sormadı ona
"Bu oğlan nereye gidiyordu?"



WEST CORNER BEACH CLUB

Bulutlar gürlüyor, yağmur yağmaz oldu
Kara fon susmadı, sevenler öldü, bir daha kavuşamadan
Gözlerin o kadar kehribar, o kadar naçizane
Jilet dilimde, nikotin elimde, kavruluyorum
Dakika durmadan, kendime soruyorum

Nereden geldim o yazlığa? 
Asırlar boyu tanışık iki insan sıcaklığı
Karanlığı temsilen hazırlanmış bir yaratık
Bitmek bilmeyen gece sohbetleri, takribi şehvet

Sulu öpüşlerin son bulduğu o yalancı dudakların
Tuzlu tenlerin birleştiği o an, korkusuzca gülümserdi
Yuva yapan kuşlar gibi naif dokunurdun saçlarıma

Ve sabah olurdu, ihtiraslar gizli tutulur, kusurlar kapatılırdı
Sen yine tavaf eder, takardın baştan çıkarıcı maskeni
Gece olurdu, ben hiç orada olmamış gibi kalkar giderdim

Çünkü benim için o deniz manzarası kuruyup giderdi
Ateş yanardı ve de sönerdi, gün ağarır ve açardı tekrardan
Ama ertesi gün orada seni görmek, seninle olan her an
Kokunu süzdüğüm her kum tanesinden değerli
Ve o kadar özel, o kadar tutkulu, o kadar güzeldi

8 Ağustos 2021 Pazar

SOSYAL SAPKINLIK

"Ölümle kavga edercesine çırpınıyordun
Pürüzsüz beyaz tenine yakışırcasına açtığım bu kesikler
Sana benden peşkeş sunusu olacaktır 
Benim doyumsuz midem senin kadar güzel bir mahlukat için
Haylice gürlüyor, bulutlar ve karanlık bizi gizleyecek"

"Benden sana kalan tüm izler, asla unutulmayacak
Jilet ağzımda dönüyor, mumun sıcaklığını hisset
Benim bu sapkınlığım! Benim bu doyumsuz midem!
Kanın saf, etin ziyafet, seni asla öldürmeyeceğim"

EVHAM VE ALEVLENME

Evhamla ilk tanışmam, vücudum cayır cayır yanıyor
Kirli binaların betonu, gece gibi üzerime çöktü
Çimenlerin en yeşili, gök kubbeden biraz karartı
Ciğerlere şenlik nikotini dudağımda asılı
Kime yakarsam aynı devayı pişirip önüme koymuş
"Gözlerini kapat, mışıl mışıl uyu"

Alevlenme dönemi orada başladı, ruhumu çekip alın
Kendime bin bir soru, susmak bilmeyen fısıltı
Çenem kıtır kıtır, dişlerim tek tek dökülürcesine
Gıdım gıdım geberiyorum

Keşke yatağımda huzurlu ölüm kadar sessiz
İçtiğim ilaçlardan sonra çektiğim derin bir uykuda olsam
Oysa ben ne aynalar kırdım, ne ampuller patlattım
Bir kerecik şu ip boğazımda sallanmadan uyuyamadım

Kendimi sevmeyi öğrensem, her günüm güllük gülistanlık olsa
Ben planlar yaparken tanrı tepemden bakıp bana gülmese
Rabia ve benim gibiler ölmese, elzem nefesini dudaklarımdan
Elime kadar üfleyip de insanların parmak parmak işaretlediği
O mimlenmiş hastaların yüzüne sürsem, yaşanır mı bu dünya?

Bu gecenin bereketi burada, zihnimdeki bulantı mideme vurdu
Ama ben bu günleri bir terminal brandasından atlarcasına
Geride bırakıp, ruhumu şeytandan çalıp meleklere sunacağım 

BİR ÇİFT GÖZ

Gecenin körü, lambalar beni seyre dalmış
Sabaha kadar yürümeye yeminler etmiş gibi
Uzaklara doğru, adım adım

Şehrin kem kadınları dimdik ayakta
Sokağın hayvanlarına selam duruyorum
Şayet, onların misafiri olmuşum

Gözlerim uyku diye ağlıyordu
Ta ki, o simayı görene kadar
"Kim ulan bu? Neden suratıma dikti gözlerini?"

Gerçek olduğunu biliyordum, oradaydın
Parkı tavaf edercesine yürüdüm, koşmaya başladın
"Benden bu denli kaçan bu mahlukat kim?
Gözümün önünden neden gitmiyor?"

Tam o sıra sokaktan bir araba geçip gitti
İçinde ciğer deşen şarkıları kusuyordu resmen
Pek tenezzül etmeden, yola devam

Şehrin kem kadınlarıyla bol bol küfürleşip
Sokağın hayvanlarına veda ettim
Misafir olduğum bu sokaktan
O aciz hayvanların bedduasını almışım gibi
Yol boyunca kaçtım, koşa koşa
Arkama bakmaya yüzüm yoktu
Çünkü misafirliğin kısası makbuldür 

ANTLAŞMA

Gecenin bir yarısı, melekler susmak bilmedi
Paranoyak illüzyonlar kafamın içinde
Kan çanağı gözlerim yırtılırcasına
Her yerdeler, iblisi kafamdan atamıyorum
Damarlarım çekiliyor, kanıma karışıyor
Nece ölümcül bir günah işlemişim ben?

Aynı terane tekerrür ediyor, sabahın sabahı
Gecenin bir başka yarısı
Kafamın içi kan ağlıyor
Korku, şüphe ve azap zihnimi parçalarken
Karanlıkta çığlık atıyorum, kasvetli zihnim bulanmış
Kirli ve çirkin aynamın karşısında bir mum ışığı
Yeminler ediyorum, küfürler arkasında birikiyor

"Günahlarımı affetmen için sana bir şans veriyorum
Yoksa geçmişimi unutmam, geçmişimi öldürürüm
Zavallı insanların kan ve acısıyla beslenirim
Kolum, bacağım kesilse bile sürüne sürüne nefret kusarım
Ruhaniyetten uzak dur, beni bir defa kandırdın, bu benim hatamdı
Bir daha kandırır isen bu senin hatan olur"

LA MAGIA NEGRA DE LOS ADARADORES DE LA MUERTE
LISEOE, TEYANIC, MARAMINSTERIA

UYKUSUZ SATIRLAR

Evlere taziye sunusu, şafağın keskin kokusu
Ölümlü yazarların ölümsüz yazılarına şahit oldum
Karanlık uykumda bir keman ile refakat ediyor
Benim eksik kalır kusurlu yanım, neredeyim tanrım?

Elinde gazete ile koşuşturan çocuklar öldü
Çay bahçelerindeki ağaçlar çürüyor
Esnaflar o tozlu kepenkleri indirdiğinden beri
Güneş bu caddelere doğmuyor
Tuz deniz şifayı suyundan kesti, nehirler kurudu
Aciz insan, yine de doymuyor

Uyumak üzere, sigaradan bir nefes
Kımızdan bir yudum, gözlerim kapalı
Olmuyor tanrım, kanım çekildikçe
Uyku bu gece, kuşaklar boyu oruç gibi
Nedensizce, bir türlü tutmuyor 

KAYIP MELODİ

Kaburgalarım mıhlı, gözlerim kan ağlıyor
Dudaklarım paramparça, sesim çıkmıyor
Kara fon kafamın içinde, çakıl karşımda
Özgürlüğün anahtarı şakağı delmeden önce
Kayıp melodiler çalıverdi, kulaklarım yırtılana dek

"Gerçek olup olmadığımı soruyorum kendime
Önce ellerime ardından aynaya bakarak"

İnsaniyet adına, vahşet arzum
Son bulacak mı?
Kızıl saçlarımdan sarkaç gibi uzayan ruhum
Ölüler diyarına varınca
Kuşaklar boyu hasreti tadacak mı?

Öylesine takılı kaldım, sessizlik beni delirtti
Drama köprüsünden, Ahmetsaray ırmaklarına
Tüm dünyayı gezdim de
Nasıl cevap bulamadım?

17 Temmuz 2021 Cumartesi

YILLARIN İZLERİ

Sahi yıllar oldu, ben hala uyumadım
İhanet peydahlayan bu denli bir hayat
Günlerin getirisi, gecenin sunusu
Sabahın köründe bir paket sigarayla doyurmak karnı

Taşra pavyonunda bir hovarda gibi şişeleri deviriyor
Her yürüdüğüm sokakta isimler sayıklıyorum
"Ben senin kardeşinim, ben senin biricik aşkınım
bitir benim cezamı, azap son bulsun"

Gözlerim alevlenmiş, ilaçlar midemi kanatıyor
Onca gaflet gecesinde, bin bir travma yaratan yaratıklar
Sanki yıllar sonra onları azat etmişim gibi yanıma ilişiyor
Ve de unutamadığım fotoğrafların rüyasını yaşıyorum

Harap edilmiş, infilak sonrası sürüne sürüne savaşan
Dost ve düşman kavgaları gibi, tıpkı o kıymet bilmez
Uçurumlardan atlayıp hayata gözlerini çoktan yummuş yadeller gibi
O kadar çaresiz kaldım, o kadar ayaz tattım, o kadar kaçtım

"Herkes ikinci bir şanstan bahseder fakat kimse
kötülüğe açılan kapıdan ilk defa nasıl girmiş hatırlamak istemez
hiçbir şey bitmez, her şey değişir"




12 Temmuz 2021 Pazartesi

HOYRAT

Hasret arzusuna taparcasına sevdim
Soğuktan sıcağa, kalemden deftere kadar
Ben kutup sürmeli gözlerini çok sevdim

Evimden gittiğin gün, kokun bana eşlik ederdi
Ağlarken, uyumadan hemen önce, seninle hayaller kurarken
Aylar geçti, yıllar geçecek, anılar yaşayacak
Aşkımızdan geriye kalan tek şey sessizlik

"Zaman çok hızlı
Ellerimden kayıp gidersin diye korkuyorum
İyi geceler"







1 Temmuz 2021 Perşembe

GERÇEK VE KİRLİ

Gerçeklik anlamını yitirdi, suratlar kapanıyor
Beni anlaman için, benim gibi olman gerek
Çünkü karanlık bir yuvada uyuyorum
Geceleri güneş doğuyor
Kavgalar canlanıyor, anılar, o anlamsız fotoğraflar, bu yüzler neyin nesi?
O vakit en güzel rüya görüldü, aynanın karşısında ben, aynı soru

Kimim ben? Nefret kusan bir yaratık mı?
Ölüm arzusuyla hayatın kıymetini yitiren insanlardan mıyım yoksa?
Nereden ve neden geldim?
Yoksa yazdıklarım bile kifayetsiz mi kalıyor?

Paranoya bu denli kanıma işlemiş
Yavaş yavaş damarlarıma çekiliyor
Beni incelemiş, benim gerçek suratımı okumuş biri
Yanıma ilişmiş, bin bir numarayla bana, beni anlatıyor

Yeminler olsun, onu devirmekten başka çarem yoktu
Gerçekleri, bilinmeyen bir ağızdan suratıma tüküren
Bu denli bir canlı, bir tehdittir, bir saldırıdır!
Ben ne yaptım? Onu tanıdım, benden farklı değildi
Ya da billur yalanlar, o sosyopat suratını gizliyordu

Zaman yavaş yavaş geçiyor, gece çöktü çökecek
Aslında biz aynı insanlarız, tıpa tıp, ne ben, ne o
Hedeflerimizi saklayıverdik
Ben onun ağzından laf kapmayı bekleyen bir çakal gibiydim
O ise tek kelam ile benim gerçekliğime ortak oldu
Kaos...



30 Haziran 2021 Çarşamba

CİĞERLERİ DEŞEN NEFES

Bazen gözlerin kapalıyken daha fazla şey görürsün. Bu en çok korktuğun, evham geçirdiğin geceler, o uykuya dalmak için çırpındığın an oluverir. Ancak bir şeyleri kaybedince, her şeyin kıymetini anlarız, peki ya ciğerlerine dolan bu nefes? 

Ölümü bilmek her şeyi değiştirir, sana ne zaman öleceğini söylesem, bütün dünyan paramparça olurdu. İnsan hayatın kıymetini bilmiyor. İnsan uykuda, ölüm yakın, kıymetsiz ve değersiz. Bir gün biri sana ölmekte olduğunu söyleyecek. Ne hissedeceğini düşündün mü? O ağırlığı düşün, oturduğun yerden kalkmaya çalışacaksın, tabi kalkabilirsen. Zaman senin için tik tak işleyecek, her şeye farklı bakacaksın. Her şey farklı kokuyor, her şeyin lezzeti bir başka gelecek. Bir bardak su ve ufak bir parkta yürüyüşün tadını farklı alacaksın. İnsanların çoğu saatin kendileri için ne zaman duracağını bilme lüksüne sahip değiller. Ve çelişki de buradadır. Bunlar kendi hayatlarının değerinin farkında olamazlar. Suyu içmeye devam ederler, ama o bir bardak suyun ne kadar lezzetli olduğuna dikkat bile etmezler. Çünkü ölümün bilinmesi, her şeyi değiştirir.



20 Haziran 2021 Pazar

ÜST İNSAN AHİZESİ

Sabahın gürültüsü, gecenin ferasetine denk düştü
Ölüm kavgası burada başladı, şeytanımla tanıştım
Yağmur kadar ıslak, güneş kadar sıcağım 
Telefon ahizesinden sızan kan üzerimi haylice kirletiyor
Dakika durmak yok, umarsızca yazacağım

Dişlerimi gösterdim, ruhumu ateşe verdim
Cılız, küçük, özel ve tarifsiz bir yaratık masamda
Kollarımı kaldırdım, gülümsedim ve afalladım
Ona kudretimi ilan ettim

"Yürüdüğüm nehir yolunda, bilgelik adına
Ben kutsal aşk kudretinden dirileceğim
O zaman gerçek çılgınlık olarak yaşayacağım!"

"Ben tapınım sundum! Ben hayattayım!
Ben üstinsan kadar delirmiş bir felaketim
Geri dönme şansı yok, hala oradayım!"

Sessiz sedasız, baş başa veya ayrı gayrı olacağız
Her zamanki gibi tek bir kelam etmeden susacaksın
Uzak ve yakın, başka topraklara göçsek bile
Benden uzaklaştıkça kurtulacaksın




  

12 Haziran 2021 Cumartesi

ÖLÜMSÜZ

Şikayetim sana değil
Cayır cayır kavuran bu güneşin altında
Senin toprağına sarılmaktan ibaret

"Toprak sevdiklerimizi aldığı için mi böyle güzel kokar?"
Ola ki, ölümün bana sunduğu terane son bulsaydı 
Tekrar gelir miydin?
Bir daha sever miydin bakır saçlarımı?

Taziye evi, Kasım ayı, yıl 2019
Gittiğin günden beri İstiklal ısınmıyor
Ne insanlar, ne de sarhoş palavraları 
Dar sokaklarda bile senin siluetin, susmuyor
İşte öyle bir kış, öyle bir ayaz, öyle bir mevta

Ben o sarhoşlardan biriyim, dudaklarım uçukladı
Şehri terk etsem bile aynı palavra
"Sen öldün, ben ağladım"
Tatlı kadavra






3 Haziran 2021 Perşembe

CANLANMAK ÜZERE

Geceye karşı uyanıp, rüyaların tahrif edilmesi gibi
Ölümden beter, üst insan çılgınlığı, sabaha doğru bir vaveyla
Dilinde jilet, elinde vesikalık, kesik dudak, korkunun tekerrür edişi

Bu kara fon, işte o, bu iblisin çağ öncesi sonatı
Nasıl geçti üç sene? Neden uykusuz sabahlara yelkenim
Neden bu kara fon kulaklarımı yırtıyor? Nedendir bu evham?

Sabah olur, gözler yine açılır, ağlamaktan gözlerin kısılır
Tüylerin dikenlenir, klasik müzik, kara fonu bastırır
Bir sigara yakar, küllenir, jilet ile damağını deşip
Ağzını tatlandırır ve ateşe verdiğin vesikalığın dumanıyla yıkanıp
Şöyle bir bakarsın kendine aynada

"Hayat yaşamaya değer, hayallerin var, yaşıyorsun, bu tutku
Bu hissiyat, bu nikotin, bu acı seni, ölmüş ve öleceklerine karşı
Yenilenmiş, tam takır ve başyapıt olarak nitelendirecektir"

Sonsuz yaşamı istiyorsan, yaşam ekmeğinden bir parça al
Kan şarabı kımıza doldur ve kirli yüreğine yeni isimler gömmek üzere 
Her gece aynı serüveni yaşamak için nefes almaya devam et
Çünkü sen BİRİNCİLOĞUL, sen yaşadığın sürece kıymetlisin
Öldükten sonra özleneceksin fakat senden geriye kalan tek şey şiirlerin olacak





 

30 Mayıs 2021 Pazar

SEN ÖLMEZSİN

Benim saf yüreğim
Yüreği İstanbul'dan ufak
Dudakları bal, gözleri şafak sevgilim
Unuturum, yıllar geçer
Unuturum

Senden sonra üç kış daha çürüttüm
Bin bir kış daha geçecek
Zeytinburnu, Balıklı Rum'a gideceğim
Seni çıkaramadığım Galata'ya çıkacağım
Belki el ele tutuşanlara bakar iç çekerim
Yine de unuturum

Sen benim için sadece kara fon değilsin
Sen benim kalbimde yatarsın
"Kemiklerin çürür, sen ölmezsin"
İçimde yaşarsın

Ben İstanbul'dan biraz uzaklardayım
Azıcık uzak, çok değil
Burada senden başka bedenlere dokundum
Şaibe sunduğun gecelere ortak ettim
Sensiz, senden uzak, pencereden süzülürcesine
Saçlarımı kazıyıp, taş betona düşüverdim

Sen cennettesin
Cennet, güzel yer
Benden uzaksın, sevdiğin meyvelerden ye
Ben ise senden uzak, seni yaşıyorum

Senin için kırlara çıkacağım sevgili
O çok sevdiğin sümbüllerden toplayacağım
Bir gün toprağından yaslı çiçekler filizlenecek
Tam başında seni bekliyor olacağım


26 Mayıs 2021 Çarşamba

AVRUPA YAKASI

Sık sık hayal ederim
O mavi gök
Kızıl, bozkır geceleri
Sabaha doğru 
Binaların arkasından beliren güneş

İstanbul, saf bir kız yüreği
İstanbul, kapkara gözlü bir çocuk
Hepsi seni hatırlatıyor İstanbul

Ben senin öpücüklerine susadım
Senin kadife tenine dokunmayı 
Gençliğimi okurcasına peşinde koşturmayı 
Seni sen yapan ne varsa, seni hatırlatan
Ben seni özledim İstanbul



SUSMAK BİLMEZ

Yıldızların parladığı en cirit gece
Contaları yakıp sabırla beklediğimiz bir başka akşam
Şafağı hazır eder gibi, kımız dolmuş, saf etin ateşi
Uzaklardan bir göçmen daha masamıza oturuverdi
Dobur Vecher! (İyi Geceler!)

Merasim sonrası, sabaha doğru kan çanağı, uykusuz herif
Tam tepemde, gençliğini çalan caddeleri koşturmuş
Elinde bir mum, kaybolan günlerini arıyor
Fotoğraf elinde, jilet dilimde durmak bilmedi

Aynı garip konuştu, bu sefer susmak bilmedi
Hadise üzerine hadise, garibim, bol küfürlü cılız adam
Yürek deşen bir söz bıraktı o masaya
Los olvidados sabra galy paidos (Unutulan nasıl bırakıldığını hatırlasın)

O günden beri, ne ben o sözü unutabildim
Ne de o söz yakamı bıraktı
Kalktığım günden beri, ben o masadaydım
O adam ise peşimde



10 Mayıs 2021 Pazartesi

LAHZA

Rönesans tablolarına konu, aşka zatiye
Sabahın keskin kokusu, hayallerin dokusu
"Kollarımdasın, kokun çarşafa sinsin
Hırkanı bana armağan et, gözlerini kapat
Bu tarifsiz rüyaları görmekten sıkıldım"

Senin öpücüklerin bir kabare
Gülüşün güneşi anımsatır
Benim dingin aşkım
Benim aşk serenatım
Benim engin lahzam 

Nece bir ayrılık, nece bir kayboluş
Birer kumru olarak geçirdiğimiz günlerin
İki yabancı kuzgun kavgasına dönüşümü

Sana bıraktığım bu satırlar ki
İki yabancının ıslığı
Ölülerin ilahisi, kara fon 
Ve de asla kavuşamayanların türküsünü hatırlatır




5 Mayıs 2021 Çarşamba

27 KASIM 2019

İnsanı delirten yalnızlık
İnsanı öldüren insandır
Karanlıkta bir yaygara
Bir başka akşam 

On birinci kattan boşluğa 
Haberlere konu
Evlere taziye

2019 kışında
Kasım ayının sonunda
Sen ölmezsin

İçimde bir yerlerde
Kemiklerin çürür
Ama sen ölmezsin



TARİH MUTSUZLARI YAZACAK

En güzel sabahlar doğdu
Güneş ufkunu aştı
Yalnız başıma bir cadde
Elimde bir pusula
Gidiyorum

Ne gülebilirim
Ne de rüyalarım kanar
Dilimde bir jilet
Dalmışım

Uzaklardan bir dost
Yanı başımda dikili durmuş
Elinde ayna, yumuşak bir ses
"Nasılsın?"

Yutkundum biraz, kollarımı açtım
Ne bir adım, ne bir bakış
Ne de bir tepki
Cevap veremedim



26 Nisan 2021 Pazartesi

FARKLI KENT, KÜL KALP

Aynı kent, ateş kalp
Saatler boyu süren yolculuk
Yalan yanlış sözler, seçilmemiş sonuçlar
Ölüm edasıyla bir gülümseme, korkudan tekerrür 

Şüphe duyulan gözler, sevgiden uzak sesler
Boğazımı yakan sigara peşi peşine yanıyor
Ben böyleyim, sen ise zayıf noktam
Kara fon susmaz, kara fon kulaklarımda

İntihara meyil gösteren onca insan içinden
Bin bir ses soluk, tek nefeste dudak serüveni
Sana unutamayacağın bir acı, bir taş 
Bir parça da etimden verdim, dudaklarım uçukladı

Bana yaşattıklarını yaşamaktan korkma
Şayet yalancı bakışların, çürüyüp gittiğin o günler
En büyük korkun olsun, en büyük pişmanlığın

Beni alı koyduğun acı dolu günler son buldu
Elimdeki hançer damarlarımda, yırtıp atacak
Yıkıl karşımdan, suratını çek, bana zarar veriyorsun
Soğuk gözlerin evimde, yatağımda, üzerimde
Benim gibi köklerini arıyor, sürüne sürüne
Nece günler geçecek, asla bulamayacağız
Son bir kez konuşmadan, ölüp gideceğiz
İşte o zaman hakir zaman senin kemiklerini kireç
Benim saçlarımı kül edecektir
Ve de çok geç olacak, kuzey kutup sürmelim





20 Nisan 2021 Salı

TAPINIM SUNAĞI

Conta yakan geceler, kan donduran kesitler
Seni sunağa götüreceğim, tapınım yapacağız
Yıldızlı gecenin, ilahi yakarışları
Akıl ve ruh sağlığımız kayıp gidiyor
Kalplerimiz hızlanırken gözlerin kapanıyor

"Bana yalvarman hoşuma gidiyor
Sen benim olacaksın, ben ise senin"

Dehşete kapıldın, hançerim vücuduna temas ediyor
Duvarlar sesini yutuyor, dudaklarını çiğniyorum
Seni hemen öldürmeyeceğim, ölmek senin kurtuluşun

Mıhlı kaburga, saf etin lezzeti
Sadist ruhum seni yutuyor, ağzın kan içinde
Bedeninde izler bırakıyorum, kalıcı semboller kazıyorum
Kameralar parlıyor, herkes bizi hatırlayacak
Ve de ruhun bedenden ayrı, özgür olacaksın, sonsuza dek
Ben ise bu zevki yad ettiğim günleri getireceğim
Benim aciz insanım, etin çürüyene kadar devam ediyorum
Sunak gizli kalacak, bedenin sonsuza dek benim, ruhun yanı başımda
Sesin kısılıyor, gözlerini açamıyorsun, bilincin kapanıyor
Nece şaibe getiren bir ölüm, nece güzel bir tutku



10 Nisan 2021 Cumartesi

TABLOLAR, TUĞLALAR

Her açıdan farklı bir sabah
Aşkın milli marşını dinle
Yeni toprakların meyvelerini topla
Başka denizlerin mavisine karış

Tuhaf, senin olmuş birini kaybetmek
Öyle bir yol, öyle bir yer
Şüphe, korku ve ruh bedeni terk etmemiş
Her gece gözlerin yırtılana kadar ağlamak 
Ve de gün ağarana kadar dua etmek gibi

Yemeksiz sofradan çirkin aynaya
Kirpiklerime güz yağıyor
Kuzey kutbu mevsimini sürme yaptığın
O gözlerinle bak bana, kulak ver
"Hayallerin ve umudun bittiği durakta, sevenler kavuşacak"



8 Nisan 2021 Perşembe

BEN BÖYLEYİM

Aynı sabaha uyanıp, son bardaktan içiyorum
Yataktan kalkmadan yanımda olduğunu düşünüp
Aç karnımı dumanla doyuruyorum

Sanki hep yanımdasın, kokun tütüyor
Gözlerin parlıyor, dudakların nemli
Sıcacık bedenin üzerimde, gülümsüyorsun

Hayal kurmak, düşünmek beni yordu
Ben bencil ve zararlıyım, çenem hışırdıyor 
Sırtım çürük, kollarım kesik
Ama yine de seni düşünüyorum

Senden kaçıp kurtulamıyorum
Evimde bıraktığın ne varsa ellerimde
Anılarımız zihnimde yaşıyor

Ve şimdi bu hakir zaman beni terbiye ediyor
Ateş zincirler sırtıma iniyor, yalpalıyorum
Kaburgalarım teker teker kırılıyor
Nece gözlerim, dudaklarım, ellerim
Tekrardan sana uzanma hayaliyle, seni arıyor
Sana yaşattıklarım için, son bir kez sarılamadan
Perdeleri kapatıp, pelerinimi yakıyorum



7 Nisan 2021 Çarşamba

DÜNYEVİ DÜNYA

Kutsal ruh üflendi, insan canlandı
Gelişimini tamamlayana kadar ölüyor
Hayatta kalmak için yaşıyordu
Tanrılar ateşi verdi, bilginin kaynağıydı ateş

Kabil kardeşine kıydı, tarihin ilk katili oldu
Kabil'in soyu sürdü, bizler onun oğullarıyız
Çok yaşa BİRİNCİLOĞUL!

Günler geçiyor, güzler, şafaklar, nece gece akıbetine
Güneşler doğdu ve battı, savaşlar dünyayı bölüyor
İnsan öğreniyordu yaşamayı, hayatı ve öldürmeyi
Hayvanlara kıyıldı, kurbanlar verildi, var etti insanlar tanrıyı

Tapınım sunuyordu aciz insan, ölmek için yaşıyordu
Doyumsuz insan ürüyor, büyüyor, yaşlanıyor
Yüzyıllar boyu düzen kuruldu, sanatı keşfetti insan
Aslında sanat zihinlere kazılıydı, sanat insanın içindeydi

Kulak çığırtan çalgılardan, kara fon dönemine
İlkel canlılardan, modern mahlukatlara
Tanrıların bizlere sunduğu bu gerçek dünya
İnsanların zayıflıklarıyla, kirli elleriyle
Gözlerimizin önünde yok oluyor

Dünya yavaş yavaş insanoğluna benziyor
Onun kadar kutsal, onun kadar ölümlü
Aciz bir insan gibi yaşlanıyor, değişiyor
Ve de gözlerini kapatırcasına 
Nece bir yok oluşa bizleri şahit ediyor 





3 Nisan 2021 Cumartesi

MESİH, VAAZ

Naçizane günler, varoluşun sonuna doğru
Onca saf kuruntu, kulak çığırtan bir başka sabah
Son yalan, bin bir şüphe kokusu
Dilinde kibrit sönse burada yağmur yağmayacak

"Yaşayan Baba, Mesih, Yüce Efendi
İnsana yaşam veren ruhtur, insan eti gerçek yiyecek
İnsan kanı gerçek içecektir, insan eti ağırdır
Bizleri dirilt, yer yüzüne bir daha indir"

Ve günler kısaldıkça, insan birbirine kıymakla yükümlüdür
Mesih insanlara vaazlar veriyor, havada kavurucu bir sıcak
Dağlar yerinden oynarcasına kaynıyor
Nece güneşler batıp, nece aylar gök kubbeyi sallıyor

Mesih konuşuyor
"İnsan nankör, insan aciz, insan mahkum
Barışı getireni seçmez, kana susamış, ölümle beslenir
Karanlık dönem en şaşalı, en çetrefilli, en hakir zamanı yaşıyor
Eğer insan yolundan sapacaksa, dünya bir devri daha devirecek
Bin bir geceyi eritecek, bin bir sabaha yelken açacak
Kökünü bilmeden, sorguya kalmadan, kemiklerinin çürüyüşü
Gömüldüğü toprağın onu yok edişine şahit olacaktır"









29 Mart 2021 Pazartesi

BODRUM KATI

Gülüşü bir şafak güneşi
Gözleri ormanların ıssızlığı
Sessizken, konuşurken ve dans ederken yanımda
Üzgün gözlerin kadını, acıyı senden çekip alacağım

Hava gibi soluduğum dudaklarına
Güneş kadar ihtiyacım var
Sonbaharın ortasında karanlığın eflatun mumu ile
O kehribar keski kokusunu unutmadan
Nefes kesen ruhuna dokunup, saatleri unuturcasına
Geri dönme şansı olmadan, gecenin uykusuna ihtiyacım var
Ve de sana, sevgilim





27 Mart 2021 Cumartesi

İYİ GECELER

İyi geceler benim karşılık görmemiş sevgim
Mutluluğum ve hüznüm
İyi geceler benim düşlerim, gelecek günlerim
Fırtınam ve gökyüzüm 

Rüzgarın dinmesine izin ver
Senin hala orada olduğuna inanacağım
Ve beni sevdiğine

İyi geceler engin lahza, şarkılardaki baharım
Zamanın hızlıca akmasına izin ver
Senin her zaman bana ait olduğuna inanacağım
Ve gerçekten bana atfedildiğine

İyi geceler benim karşılıksız sevgim
Sevgilim, iyi geceler




19 Mart 2021 Cuma

EMPATİ

Cehennemin fonu, dünyevi istekler
Arzularından korkan insanların
Dudak uçuklatan şüphelerine kulak ver

"Sana benzeyen bir yaratığın etini yer
o mahlukatın derisine sivri dişlerini geçirirsen
vahşileşir ve doğa anaya ihanet edersin"

İnsan etine şehvet duyduğum bu günler 
Kan kokusunun beni tahrik edişi
Sevdiğim insanların derisine attığım kesiklerin
Nece tutkularımın beni korkuttuğu hakir bir zamandayım 
 
"Benim arzularım seni öldürecek
kalp atışların hızlanacak, nefesin kesilecek
zamanla acıya alışacaksın, hassasiyetini ve hissiyatlarını
gün geçtikçe kaybedeceksin"



12 Mart 2021 Cuma

MÜDAVİM ÖLECEK

Söylerken yutkunup kutsal isimleri titrettiğin
Korku dolu ziyafetler sofrasından kalkıyorsun

Karanlık çağın en ölü müdavimi yer yüzüne indi
Çürük kemikleri, tazı dişleri ve kocaman pençeleriyle
Gölgelere hüküm sürmek üzere yere ayaklarını vuruyor
Bir ıslık ile İsrafil'in borazanı ötecek, sağır kulaklar çığıracak

Güneş son bir kez kanlı hilal ile doğacak
Kürkü yüzülmüş bu müdavim
Yaşam nefesini bir solukta verip
Ölülerin ruhunu bir ukde ile alacak

Kent meydanında adım adım yürürken
Kopardığın her çiçek için bir mezar tütüyor
Her bacadan bir duman, her pencereden bir hışırtı
Nece yıllar bu müdavimin bizlere sunduğu esaret ile geçiyor

Kan kokuları bu yaratığı tahrik ediyor 
Cadde, meydan, angarya demeden
Her yaşam soluğunda binlerce genç
Onlarca savaşçı, onlarca dost şüheda

Bu müdavim başımızdan inmeden, taziyeler artacak
Bugün kana kana içtiğin bir tas çorba bile sana az gelecek
Işık gençliğin, kısacık ömrün, yine sana lanet edecek

Son kitabını kenara koy, kımızını doldur
Bakır kılıcını parlat, esareti bitirmek adına
Ülkün adına, hedefini bil, sınırları aş
Ve bakır kılıcını bir ateş keski edasıyla
Bu müdavimin kansız kalbine sapla
Barışı ve zaferi getir, ebedi huzuru bize atfet 









10 Mart 2021 Çarşamba

KÖR ALİ'NİN ŞAFAĞI

Şüphesiz, belirsiz
O kadar renksiz bir alemde
Bambaşka bir zaman için yelken
Bambaşka bir sabah için güneşler açtı

Oysa ben geceleyin balkonumda kül dökerdim
Acıkınca karnımı dumanla doyurur
Sabahı düşünmeden yatağıma girerdim
Neler oldu kör Ali? Niçin bunu kendime yaptım?

Kafam ferah, işlerim tıkır, düzeni kurdum
Gurbet yolunda kaçıp gelen, sürgünde ölen çocuklar
Darbe sonrası, bir sokak, bez ayakkabılarla 
12 gün yolculuk, devre bin keder mümtaz, cebimde rüzgar

Piknik tüplerinde demlenen çaylar
Fevkalade tebessümlerin yabancı tesirini bulmuş
Ve ben hiç çekinmeden o kahveden çıkacağım

Yüzümle cehennemin gölgelerini gezeceğim
Ciğerimi deşen bu soğuk şarkıyı 
Onca kelimeden mahrum bıraktığım kağıtları
Bir daha dinlemeden, bir daha okumadan
Çarşıda, pazarda konuşulana gelmeden
Son çayımı içip, huzurlar uykusuna yatacağım

Ya ebedi hiçlik beni yutacak
Ya da ben başka bir bedende dirileceğim



6 Mart 2021 Cumartesi

DOYUMSUZ

Kan şarap ve şeytani dürtüler
Kavrulmuş etin kemikten ayrılışına şahit
Kımız doldurur gibi bakır tas
Tutku, şehvet ve insan lezzeti

"Sadece senden daha çok tatmak istiyorum
Seni çürütüyorum, ateş içindesin, bir parça daha!"

Etini kesip derini yüzdükçe vahşileşiyorum
Pençelerim, bir şişe kerosen 
Sivri dişlerim etine saplanıyor
İradeni ve kalbini kaybediyorsun

"Ne kadar tatlı gözüktüğüne bak
Seni kendinden parçalarla besleyeceğim
Mideni deşmeden önce etkim altında olacaksın
Bilincin nece güzel kapanıyor, aklını yitiriyorsun
Gözlerin bir daha açılmamak üzere kapanıyor 
Sakın ölme, sana daha doymadım"






4 Mart 2021 Perşembe

RESOL VİDADOS

Asırların sözleri, yalancının mumu
Nece şişelerin dibinde aranan soluk
Müridler, müdavimler, kelek atıyor
Dostlar, aşklar neler yapıyor?

Bir haber etmez mi o parklar?
Bir kez olsun gelip yanına
Gölgeler, korkular, şüpheler bir de paranoya
Ellerin titrek, yazarsın, söyle niçin?

İçimi kurutan bu avuntu, bu kara fon
Bu kara çağ, bu kader, bu sessizlik
Bu öfke, bu korku, bu şüphe, sor bir kez kendine

Ayna giy dolaş, sesini çıkarma, gücenme
Dramalar yarat, yalanlar söyle, önce öldür sonra sakla
Bırak o et çürümesin, bırak o ruh bedenden çıksın
Bir kez olsun yakanı bıraksın şu korku, bir kez olsun

Karanlık çöküyor işte, yeminler olsun çökecek
Sövgüler bırak, tüküre tüküre oku 
Düşünmek için uzun, yaşamak için kısa
Bir kerecik sor be arkadaş, nedir seni katlanır kılan? 
Nedir seni diğerlerinden ayıran? Nedir seni ayakta tutan?
Bir kerecik sor kendine, elindekiler mi? Yoksa yanındakiler mi?





3 Mart 2021 Çarşamba

YÜZLEŞMEK

Yalnız başına bir oda, dört duvar
Perdeleri kapat, onlar kafanın içinde
Tam üç sene aynı ilaç yutuldu 
Aynı mecmua okundu, sen kendine ne yaptın?
Kutsallıktan şüphe ettim, korkuma yenildim 

Saatlerim nereye gitti? Zincir gibi dakik
Bakır kadar keskin bir koku, çıkılmaz muamma
Yazılar tekerrür ediyor, seni özlüyorum, seni arıyorum
Seçkinler ölecek, doğacak ve bir sonraki hayat demiştim
İşte o seçkinlerden biri benim, yeni bedenimde, geri dönme şansı yok

Saat geçiyor, bilincim kayıp, suratsız yüzüm kıpkırmızı
Tanrılar beni bahçesine götürmek için bulutlardan iniyor
Gök kubbeden bir inilti pencereme vuruyor
Seninle geçirdiğimiz anılar, ismini zikrederken 
Bilinçsiz, suratsız ve kızıl bir haldeyim

Tanrılar bahçesine doğru bir yolculuk
Paylaştığımız tüm anılar, sapkın bir yaratık
Benim tarafımdan sunulmuş birer travmadır!
Ve o perdeleri kapatırsan, kendimi ölüme terk etmeyeceğim






21 Şubat 2021 Pazar

AYNI KENT, ATEŞ KALP

Seneler üstüne seneler, bildim bileli
Hiç değişmeyen bir özlem, seni arıyorum
Karşıma çık, seni görmek istiyorum
Kapımda belir, yaklaş gözlerime, tek kelime etme
Gücenirim, konuşamam, kalemim yazmaz

"Ben senden sonra kimseye aşık olmadım
Seni çok özlüyorum, sana yüz seksen dört şiir
Bir parça gül, yeni bir hayat, çok gözyaşı getirdim"
 
Ebedi uykunun, ruhuma üflenişi
Mecmua yazarların tıkanması
Şairlerin çıkmazıydı
Ve o bulut yataktan kalkıp gidişin
Ten ateşini kalbime serp 
Ve biz kavuşana dek yangını izle
Çünkü seni arayacağım

İnanıyorum, bunu okuyorsun
Ağlamaktan beter, acıdan telef oldun
Ama tekrar ateşi söndürecek o kavuşmanın hazzını
İnanıyorum, bir gün yaşayacağız
Ve sana hiç unutamadığın, unutturmayacağım bir yazı bırakıyorum

"Kısa saçlı kadına yazdığım şiirlerim
Ama ben geceleri güneşin olduğu
Kavgaların doğduğu yerden geliyorum
Ve senin ruhuna sahip olmadan 
Bu savaşı bırakmayacağım
Aynı kenti defalarca turlayıp
Aynı sokakta seni bulacağım
Ve öyle güzel kavuşacağız ki
Yıllar önce ateş serptiğin bu kalp
Parçalanıp sökülene kadar yanacak"






20 Şubat 2021 Cumartesi

MEVSİMSİZ KENT

Dokunduğun ateşin yaktığı aynı ten
Farklı dudaklar, aynı yalanlara şahit
"Acı çekmemizi istemiyorum, hayatımdan çık artık!
Zehrimi sana bulaştırıp senden kurtulacağım"

Mevsimsiz kentin en korkak 
Kalbinden uzak, sesine muhtaç 
En genç, en muamma şairiyim

Elmadan aldığın ısırık, bu bedeni kavurdu
Gözlerini kırpmadan eriyecek
Artık çürümeye mahkum
Saçlarım ise kutsal bir cilt gibi dökülecek

Korku gerçek, korku içimde
Tutku içimde, şüphe yanı başımda
Kemiklerim titriyor
Yine de yalvara yalvara senin adını sayıklıyorum

Ve ben bugün, gözlerimi sana bakarken oyacağım
Çünkü senin için anılar var, anılara mahkumsun
İşte ben de ölümün karanlığını, senin aydınlatan
Asla yaşlanmayacak, son gördüğüm yüzünü unutmayacağım