Bulutlar gürlüyor, yağmur yağmaz oldu
Kara fon susmadı, sevenler öldü, bir daha kavuşamadan
Gözlerin o kadar kehribar, o kadar naçizane
Jilet dilimde, nikotin elimde, kavruluyorum
Dakika durmadan, kendime soruyorum
Nereden geldim o yazlığa?
Asırlar boyu tanışık iki insan sıcaklığı
Karanlığı temsilen hazırlanmış bir yaratık
Bitmek bilmeyen gece sohbetleri, takribi şehvet
Sulu öpüşlerin son bulduğu o yalancı dudakların
Tuzlu tenlerin birleştiği o an, korkusuzca gülümserdi
Yuva yapan kuşlar gibi naif dokunurdun saçlarıma
Ve sabah olurdu, ihtiraslar gizli tutulur, kusurlar kapatılırdı
Sen yine tavaf eder, takardın baştan çıkarıcı maskeni
Gece olurdu, ben hiç orada olmamış gibi kalkar giderdim
Çünkü benim için o deniz manzarası kuruyup giderdi
Ateş yanardı ve de sönerdi, gün ağarır ve açardı tekrardan
Ama ertesi gün orada seni görmek, seninle olan her an
Kokunu süzdüğüm her kum tanesinden değerli
Ve o kadar özel, o kadar tutkulu, o kadar güzeldi