Yalnız başına bir oda, dört duvar
Perdeleri kapat, onlar kafanın içinde
Tam üç sene aynı ilaç yutuldu
Aynı mecmua okundu, sen kendine ne yaptın?
Kutsallıktan şüphe ettim, korkuma yenildim
Saatlerim nereye gitti? Zincir gibi dakik
Bakır kadar keskin bir koku, çıkılmaz muamma
Yazılar tekerrür ediyor, seni özlüyorum, seni arıyorum
Seçkinler ölecek, doğacak ve bir sonraki hayat demiştim
İşte o seçkinlerden biri benim, yeni bedenimde, geri dönme şansı yok
Saat geçiyor, bilincim kayıp, suratsız yüzüm kıpkırmızı
Tanrılar beni bahçesine götürmek için bulutlardan iniyor
Gök kubbeden bir inilti pencereme vuruyor
Seninle geçirdiğimiz anılar, ismini zikrederken
Bilinçsiz, suratsız ve kızıl bir haldeyim
Tanrılar bahçesine doğru bir yolculuk
Paylaştığımız tüm anılar, sapkın bir yaratık
Benim tarafımdan sunulmuş birer travmadır!
Ve o perdeleri kapatırsan, kendimi ölüme terk etmeyeceğim