30 Ekim 2020 Cuma
UNUTULMAYAN BALO - ADALET SARAYI
23 Ekim 2020 Cuma
BAHTİYAR
22 Ekim 2020 Perşembe
VEYAHUT HİÇ GELME - KENDİNE İYİ BAK
21 Ekim 2020 Çarşamba
DRAMA, GÖÇMEN KONUTLARI - HALA YANINDALAR
Şaşalı ve şikayetsiz bu evin çatısından kaç genç bakar? Kaç çocuk bu vefalı topraklara ayak basıp elini sürdüğü toprağa zafer çığlığını duyurabilir?
19 Ekim 2020 Pazartesi
EVLATLARIMA ARMAĞAN
Büyük büyük parklarda ufacık çocuklar ışıldayan güneşin altında yorulup uykuya dalana kadar durmak yok. Korku, şüphe bizden uzak dursun. Yaprak altından alınan bir parça ceviz, hayat bu kadar güzel.
Yavaş yavaş büyüyor o ufak çocuklar peşlerinden büyüyen yoksulluk ve kaygı. Kimse farkında olmadan erdi o çocuklar ve o topladıkları çakıldak meyveler çürüdü, nesillere armağan olsun.
Sanatım serenat, ekmeğe ödenen kuruşlar arttı artık. Bugün bir tas ay ışığı, sabaha yerli halkımın o porsiyon tarhanasından bir çorba içeceğim.
Geleni ağırlayın, gidene üzülmeyin çocuklar. Hep çocuktum, hep olacağım. Kemiklerim güçlenecek, zihnim kıtır kıtır yeni sayfaları karalarken sesim hep yükselecek çocuklar. Elimi çabuk tutmalıyım ölüm yakama yapışıp evlatlarıma hüznün yolunu tutturmadan geçmişime birkaç şiir, bir parça miras bırakmalıyım.
Gençliğimden eksilen her güne bir nefret, bir kap gülümseme hediyem olsun. Asla çıkmayan sakallarımdan bir sırma saç, soğuktan çatlayan dudaklarımdan bir öpücük bırakmalıyım!
5 Ekim 2020 Pazartesi
MÜHÜRLEDİĞİMİZ MABET, KARANLIĞIN PRENSİ
Uzun zamandır gözlerim gizli tetik, bakışlarım külsüz dumanın peşinde. Sesim artık duyulur oldu, nehirler çok gür akıyor. Bakır tas ay ışığı, güneşe gebe kalmış, ben ise çoktan kaybolmuşum.
Korkular beni rehin almış, birazcık esir isem o kadar tutsağım bu mühürlü mabede...
Karanlığın ruhu, gecenin prensinin kollarına uzanmış şöyle bir gök kubbeye bakıyor. Gözleri yorgun, dişleri çürümüş. Korku onu çoktan gölgelere saklamış ve ben, işte o prens!
Gel de soframa otur demek isterdim sana, her yerde görmekten yoruldum. Kokun eskisinden fazla keskin, kokun eskisinden daha fazla taze. Kara fon çaldıkça çığırıyor beni, kara fon susmuyor. Yalvarışlar, yakarışlarla eski savaşlara, tarihin kara puntolarına mahkum ettiğim kalemime bakıyorum.
Gecenin körü, sabahın feri olmuyor. Şafağın yeli, seheri bulmuyor. Ve işte ben, işte ben...
O kadar yalnız kalmışım ki, en kalabalık şehirlerden geçmişim de buraları bulmuşum. Ne kısa saçlı kadınlar görmüşüm, ne cüceler, ne çakıllar...
" Korkum olmuşlar o gün, kabusum olmuşlar, ben tanrısal yazılara düşmüşüm, çok ağlamışım o gün. "
25 Eylül 2020 Cuma
AŞK
21 Eylül 2020 Pazartesi
MUTLU VE YALNIZ / İKİNCİ BÖLÜM
MUTLU VE YALNIZ / BİRİNCİ BÖLÜM
17 Eylül 2020 Perşembe
KORKUSUZ KORKAK
15 Eylül 2020 Salı
SERENAT
31 Ağustos 2020 Pazartesi
İSA KADAR ÇİVİLİ
huzur parıltısının güneşe olan ufkunu genişletmek için bir şans verilmiş gibi, sanki hüznü kesecek bir ilaç bu stres dolu topraklar, resmen bir kader, resmen bir sanat bu
ve zaman geldi, hovarda şeytan rujunu sürdü, melekler sürmesini çekti, tanrının gözyaşları ıslatıyor kirpiklerimi, nefesim kesilmiş, gözlerim aynı bakmıyor, kan çanağı başım sancılarla uyutmaz beni
huzur dolu soframdan ekmeğimi almış hayat, bir de tekme vurmuş, yetmemiş sırtıma haydutların zincirleriyle işkence etmişler, sesim çıkmamış, tek söz düşmemiş dilimden, ağlamışım ben, annem uyuyamaz bu gece, yeminim olsun yalvardım, kimse göz kırpmadı, kimse soframa bir daha oturmadı anne
kurşun değmemiş bedenimden uzak bir diyar burası, keserlerin bulunduğu, topal köpeklerin koklayamadığı bir kuyu burası
soğukmuş o gün, kabusum olmuşlar o gün, korkum olmuşlar o gün
22 Ağustos 2020 Cumartesi
İNSAN NEDİR?
17 Ağustos 2020 Pazartesi
NICOLA SAMORI 5
mevsimin son bahar yaprağı dökülene dek, sahillerde biriken kum ıslanana dek ve tüm yağan kar eriyip, sokaklar soğuk yağmurla ıslandığı sıra sokak ışıklarının sönüşüne denk gelmişsin
bir o kadar sessiz, bir o kadar bencil bir mevsimden selam olsun, ses vermeden şömine başında oturup iyice dinleyin
bazen öyle anlar olur ki güneş teninizi ısıtmaya yetmez, oturduğunuz yerden kalkmak istemezsiniz
bazen öyle anlar olur ki bir anı yaşarsın, o anı sen devrilene kadar oynar durur kafanın tam içinde
bazen öyle anlar olur ki piyano melodisi bir ilahi olur, kulak çığırtan bir ses olur
bazen öyle anlar olur ki o anı yaşamak istemezsin, aklına sadece uçkurunda bir basamak, bir tabak ölüm gelir
16 Ağustos 2020 Pazar
NICOLA SAMORI 4
10 Ağustos 2020 Pazartesi
NICOLA SAMORI 3
NICOLA SAMORI 2
replik tadında bir şaheser düşün, sonra onu yok ettiğini
kolay değil
ayrılık, ihanet, nefret, öfke, hastalık ve benzeri tüm gerçekler
işte o an gelir hayat, çıkar karşına, kocaman bir adam gibi, pes etsen edemezsin, kaçsan kaçamazsın, seyirci olursun
ama ne seyirci, bir bilsen, öyle seyirci, öylesine telaşlı bir seyirci
tren garında denk gelirsin, bir restoranda bahşiş yerine onu görürsün
aradan yıllar geçer, çocuğunu hastaneye yetiştirirsin, oradan sana bir tebessüm
tam katil tadında, bir o kadar adından emin, nefreti yenmiş, öfkeyi götürmüş, hastalık başa bela halde
işte o an gelir hayat, çıkar karşına, kocaman bir adam gibi, pes edemezsin, kaçsan kaçamazsın, seyirci olursun
NICOLA SAMORI
korku çığlıkları eşliğinde
sevgi edasıyla, oradan oraya kaçışan küçücük çocuklar, başlarında duran kimse yok
melekler kulaklarına bir şiir fısıltısı ile ilahiler armağan ederken, karşılaşmak tüm günahların ile
evet, tüm günahların ile aynı odadasın, yanında ufak bir tabanca, kafanda hep aynı ses, sık tam orta yerinden vur onu, özgürsün, görmek zorunda olmayacaksın bir daha, bitecek her şey, son bir ışık