Şaşalı ve şikayetsiz bu evin çatısından kaç genç bakar? Kaç çocuk bu vefalı topraklara ayak basıp elini sürdüğü toprağa zafer çığlığını duyurabilir?
Güneşin sarısından akıtma saçlı çocuk, yazıktır günahtır! Kemanla yükselen sonbahar mevsiminin gelişini kutluyoruz bu gece, dostane şekilde, korku olmadan bu geceyi bitireceğiz. Son duamızı etmeye ramak kala ellerin kırılır biçimde yumruğunu sık, kaldır gök kubbeye!
Unutmadan söylenir, çekilir fotoğraflar. Kaçıncı kez mırıldadım şarkımı damakta ben? Zor dedim! Kapına çarpı atan herifin şehrine gelmişsin. Bunca yol sonra dinlenmeden, bir yudum meleklerin ortasında ölümcül günahları damarlarında seyir etmeden yaşanmaz.
İçimde bir ton küfür, suratınıza bir atasözü bir deyim sunacak. Suskunluk ve sükunet bugün planlanmış bir yarın olacak. Kusursuz bir gece geçirmek kadar güzel bir ziyafete davet edecek bizi.
Ama nefretim o on yedi gün için değil, şerefim o bakır kadeh kaldırdığım yılların azıtmış gençliğine armağandır. Amiyane bir yardım çağrısıdır. Limandaki sessiz gemilerin attığı iğneler kadar zehirli balıkların olduğu okyanusları terk eden yunuslara birer hediyedir.