30 Ağustos 2021 Pazartesi

KEHRİBAR VE KÜL

Benim pelerinim, senin kanatların
Öylesine bir, öylesine bağlı ve birlikteler 
Dudaklarım yanıp tutuşuyor, senin adına
Yolun uzun, sırtımız aynı ağaca yaslı, gözlerimiz mıhlı

Susmak bilmem, senin yanında sarhoş 
Meyhanelerden çıkıp gelmiş ve de o kadar mayhoş gibi
Saçmalıyorum, sen benim çılgınlığım oldun
Yaz geceleri, yaz aşkından zatiye, güneşten aşikar
Yaz yağmurları kadar gür, gidilmeyen sahiller kadar sıcaksın

"Benim yegane tutkum, arzum ve karanlık gecem
senin adına içtiğim sigaralar, sensiz tekerrüre şahittir"

Şayet bir gün bu gece son bulur
Sabaha farklı caddelerden, farklı gecelere
Seni hatırlatan şarkılarla, seni hatırlatan yüzlerle
Türkülerle, düşlerle uyanırım

Ne senin kehribar keski kokunu
Ne de senin yanımda olduğum kadar huzur duyarım
Şükürler ola, lanet etmeyesin, pişman olmayasın
Ben hep senin kalbine gömülü, sol yanından bir parçayım
Benim güzel, sıcak, şaibesiz güneşim ve karanlık gecem
Ben seninle son buluştuğum parkta, senden uzaklarda
Senin yanındayım




28 Ağustos 2021 Cumartesi

ISIRILIŞ ÖYKÜSÜ

Ormanların en kuytusu, ulusların dışında
Devasa bir yaratık tarafından ısırılış öyküsü
Kabuslara zatiye, paragraflar aşikar
Uyuyamıyorum

Bedenimde kesiklerin sancısı, dudaklarım paramparça
Vücudumdaki izleri takip ediyorum, kutlu yola sevk edilmek üzere
Günüm angarya, günüm çöp oluyor, güneş doğmuyor
Çaba çırpı uzanıyorum, saçlarım ıpıslak, evde bağıran çocuklar
Uyuyamıyorum



23 Ağustos 2021 Pazartesi

GİZLİ ÖĞRETİ

Çanlar kim için çalıyor dersiniz?
Seni kutlu yola sevk edecek O'nun için
Alaca karanlık yanılsamalar ile aydınlığa kavuşunca
Meftum suratın sana ihanet edecek, şevksiz yatakta çırpınırken
Uyku seni beter edecektir

Bedenin bir zindan, ruhun özgürlük için yalvarıyor
Cildin dökülüyor, derini kaşımayı bırak, beni dinle

Gerçeklik tarafından bağırsakların deşildiğinde
Güneş ufuktan çekilecek, kan tüten ay doğacak
O zaman beni anlaman için sana şans vereceğim
Çünkü gerçeklik
Gördüğün değil, görülmesi gerekendir




19 Ağustos 2021 Perşembe

KAMBUR

Bazı şarkılar vardır, tek sefere yegane
Bin bir derdin devası olur, içtiğin sigaranın dumanına kapılır
Benzersiz bir sahile gidersin, Kalyon yanı başında
Denizin o saf tuz kokusuyla, güneş altında, gözlerin kapalı
Ses seda etmeden, dalavere olmadan, mutluluğu tadarsın
O huzur, o günlere hasretim

Şaibesiz, gaip bir hal, kayıp bir yol
Durmadan yürür gidersin, nereye gittiğini bilmeden
Saatin yok, ateşin yok, elinde bir pusula
Kuzey yolunda dimdik, sallana sallana, yarım kalan şarap
Biraz duman, biraz kül, uykusuzca adımlarsın
O tutkuya, o zamanlara hasretim
Geleceğe mahkum, geçmişe hasretim



15 Ağustos 2021 Pazar

İŞKENCE SEANSLARI

Türlü sapkınlıklar, katil güdüleri
İltihap akan suratıma bak, iğrene iğrene
Beni ölümden meymenet beklercesine sorgula
Kabuslardan kaçabilir misin? Yalvar yakar uyanır
Kan ter atarcasına yalpalarsın, öyle büyük bir hissiyattır bu

Ölüm korkusu çeken bir mahlukatı şehvetle izliyorum
Kan kokusu ile kaplanmış bir sokakta, dayanılmaz bir mutluluk
Soluk çıkmaz bir geceyi delip deşen çığlıklarla uyuyorum
Zira hepsi kafamın içinde bana eşlik ediyor, ilahiler sunuyor
Kendi cehennemim, kendi kanımın zehrinde boğuluyorum



13 Ağustos 2021 Cuma

UYUTMAZ

Satırlarda kavuşacağız, şarkılarda
Yıldız evi gök kubbeye bakarken 
Ya da farklı sofralarda yemekler yiyeceğiz

Dans ederken bakacaksın gözlerimin içine
Sıcak, şehvetli, ay beyaz ellerim tutacak belinden
Tenimin soğukluğu, sıcaklığa kavuşacak, çılgınlık misali

Aylar, yıllar, asırlar geçecek
Ve ben hatırlayacağım
Hatırladıkça uykum kaçacak
Ne de olsa güzel hatıralar adamı uyutmaz
Hatırladıkça yaşatır, yaşandıkça unutulmaz



TEKMİL BELALAR

15 Mayıs 2008 yazından bir kenar mahalle
Tek tük bacası tüten bir ev vardı
Söndürdünüz

Nefretim, kabusum oldunuz
Sedef saplı bıçağı belinize takıp
Şeytana karıştınız, kanıma girdiniz
Dudaklara jilet takıp
Şah damarımdan öptünüz

Sessizliğin tekmil tabiri
"Benim yegane kardeşlerim, kalpazan dostlarım
sizlere bin kere lanet olsun, beni leş yercesine çiğnediniz
ben ise her gün benzer sokak lambaları altında ellerimi açıp
dualar ediyorum, şükürler ediyorum, kurtuluşumu kendime armağan
sizlere tüküre tüküre bela ediyorum, bu kalem sizin yüzünüzden yazıyor"



9 Ağustos 2021 Pazartesi

ÖZGÜRLÜK ARZUSU

Pelerini harlayıp yedi dümen tarlalarında koşuşturuyordu
Yalın ayak, uyku uyumadan, günler boyu yürüyordu
Omuzlarında kor ateş turuncusu, gözlerinde özgürlük arzusu
Kimseye haber etmeden, nereye gidiyordu?

Kalbi yontuldu, dudaklarında özlem var
Bitmek bilmeyen ilahiler, saç beyazlatan türküler
Ellerinden kayıp giden yılların hatırası
Belinde sedef sap, yadigar çakı, yüzünde yılların izleri 

Rüzgar gibi bir çocuk bu civarda
Anasının karnından sezaryenle doğdu
Özgürlüğü ve cesareti bulma umuduyla
Sağı solu darmaduman edercesine
Vefalı toprakların bambaşka insanlarına saatin akıbeti sordu
Nefes nefese, terli suratına çarptığım suların acelesiyle
Kimse sormadı ona
"Bu oğlan nereye gidiyordu?"



WEST CORNER BEACH CLUB

Bulutlar gürlüyor, yağmur yağmaz oldu
Kara fon susmadı, sevenler öldü, bir daha kavuşamadan
Gözlerin o kadar kehribar, o kadar naçizane
Jilet dilimde, nikotin elimde, kavruluyorum
Dakika durmadan, kendime soruyorum

Nereden geldim o yazlığa? 
Asırlar boyu tanışık iki insan sıcaklığı
Karanlığı temsilen hazırlanmış bir yaratık
Bitmek bilmeyen gece sohbetleri, takribi şehvet

Sulu öpüşlerin son bulduğu o yalancı dudakların
Tuzlu tenlerin birleştiği o an, korkusuzca gülümserdi
Yuva yapan kuşlar gibi naif dokunurdun saçlarıma

Ve sabah olurdu, ihtiraslar gizli tutulur, kusurlar kapatılırdı
Sen yine tavaf eder, takardın baştan çıkarıcı maskeni
Gece olurdu, ben hiç orada olmamış gibi kalkar giderdim

Çünkü benim için o deniz manzarası kuruyup giderdi
Ateş yanardı ve de sönerdi, gün ağarır ve açardı tekrardan
Ama ertesi gün orada seni görmek, seninle olan her an
Kokunu süzdüğüm her kum tanesinden değerli
Ve o kadar özel, o kadar tutkulu, o kadar güzeldi

8 Ağustos 2021 Pazar

SOSYAL SAPKINLIK

"Ölümle kavga edercesine çırpınıyordun
Pürüzsüz beyaz tenine yakışırcasına açtığım bu kesikler
Sana benden peşkeş sunusu olacaktır 
Benim doyumsuz midem senin kadar güzel bir mahlukat için
Haylice gürlüyor, bulutlar ve karanlık bizi gizleyecek"

"Benden sana kalan tüm izler, asla unutulmayacak
Jilet ağzımda dönüyor, mumun sıcaklığını hisset
Benim bu sapkınlığım! Benim bu doyumsuz midem!
Kanın saf, etin ziyafet, seni asla öldürmeyeceğim"

EVHAM VE ALEVLENME

Evhamla ilk tanışmam, vücudum cayır cayır yanıyor
Kirli binaların betonu, gece gibi üzerime çöktü
Çimenlerin en yeşili, gök kubbeden biraz karartı
Ciğerlere şenlik nikotini dudağımda asılı
Kime yakarsam aynı devayı pişirip önüme koymuş
"Gözlerini kapat, mışıl mışıl uyu"

Alevlenme dönemi orada başladı, ruhumu çekip alın
Kendime bin bir soru, susmak bilmeyen fısıltı
Çenem kıtır kıtır, dişlerim tek tek dökülürcesine
Gıdım gıdım geberiyorum

Keşke yatağımda huzurlu ölüm kadar sessiz
İçtiğim ilaçlardan sonra çektiğim derin bir uykuda olsam
Oysa ben ne aynalar kırdım, ne ampuller patlattım
Bir kerecik şu ip boğazımda sallanmadan uyuyamadım

Kendimi sevmeyi öğrensem, her günüm güllük gülistanlık olsa
Ben planlar yaparken tanrı tepemden bakıp bana gülmese
Rabia ve benim gibiler ölmese, elzem nefesini dudaklarımdan
Elime kadar üfleyip de insanların parmak parmak işaretlediği
O mimlenmiş hastaların yüzüne sürsem, yaşanır mı bu dünya?

Bu gecenin bereketi burada, zihnimdeki bulantı mideme vurdu
Ama ben bu günleri bir terminal brandasından atlarcasına
Geride bırakıp, ruhumu şeytandan çalıp meleklere sunacağım 

BİR ÇİFT GÖZ

Gecenin körü, lambalar beni seyre dalmış
Sabaha kadar yürümeye yeminler etmiş gibi
Uzaklara doğru, adım adım

Şehrin kem kadınları dimdik ayakta
Sokağın hayvanlarına selam duruyorum
Şayet, onların misafiri olmuşum

Gözlerim uyku diye ağlıyordu
Ta ki, o simayı görene kadar
"Kim ulan bu? Neden suratıma dikti gözlerini?"

Gerçek olduğunu biliyordum, oradaydın
Parkı tavaf edercesine yürüdüm, koşmaya başladın
"Benden bu denli kaçan bu mahlukat kim?
Gözümün önünden neden gitmiyor?"

Tam o sıra sokaktan bir araba geçip gitti
İçinde ciğer deşen şarkıları kusuyordu resmen
Pek tenezzül etmeden, yola devam

Şehrin kem kadınlarıyla bol bol küfürleşip
Sokağın hayvanlarına veda ettim
Misafir olduğum bu sokaktan
O aciz hayvanların bedduasını almışım gibi
Yol boyunca kaçtım, koşa koşa
Arkama bakmaya yüzüm yoktu
Çünkü misafirliğin kısası makbuldür 

ANTLAŞMA

Gecenin bir yarısı, melekler susmak bilmedi
Paranoyak illüzyonlar kafamın içinde
Kan çanağı gözlerim yırtılırcasına
Her yerdeler, iblisi kafamdan atamıyorum
Damarlarım çekiliyor, kanıma karışıyor
Nece ölümcül bir günah işlemişim ben?

Aynı terane tekerrür ediyor, sabahın sabahı
Gecenin bir başka yarısı
Kafamın içi kan ağlıyor
Korku, şüphe ve azap zihnimi parçalarken
Karanlıkta çığlık atıyorum, kasvetli zihnim bulanmış
Kirli ve çirkin aynamın karşısında bir mum ışığı
Yeminler ediyorum, küfürler arkasında birikiyor

"Günahlarımı affetmen için sana bir şans veriyorum
Yoksa geçmişimi unutmam, geçmişimi öldürürüm
Zavallı insanların kan ve acısıyla beslenirim
Kolum, bacağım kesilse bile sürüne sürüne nefret kusarım
Ruhaniyetten uzak dur, beni bir defa kandırdın, bu benim hatamdı
Bir daha kandırır isen bu senin hatan olur"

LA MAGIA NEGRA DE LOS ADARADORES DE LA MUERTE
LISEOE, TEYANIC, MARAMINSTERIA

UYKUSUZ SATIRLAR

Evlere taziye sunusu, şafağın keskin kokusu
Ölümlü yazarların ölümsüz yazılarına şahit oldum
Karanlık uykumda bir keman ile refakat ediyor
Benim eksik kalır kusurlu yanım, neredeyim tanrım?

Elinde gazete ile koşuşturan çocuklar öldü
Çay bahçelerindeki ağaçlar çürüyor
Esnaflar o tozlu kepenkleri indirdiğinden beri
Güneş bu caddelere doğmuyor
Tuz deniz şifayı suyundan kesti, nehirler kurudu
Aciz insan, yine de doymuyor

Uyumak üzere, sigaradan bir nefes
Kımızdan bir yudum, gözlerim kapalı
Olmuyor tanrım, kanım çekildikçe
Uyku bu gece, kuşaklar boyu oruç gibi
Nedensizce, bir türlü tutmuyor 

KAYIP MELODİ

Kaburgalarım mıhlı, gözlerim kan ağlıyor
Dudaklarım paramparça, sesim çıkmıyor
Kara fon kafamın içinde, çakıl karşımda
Özgürlüğün anahtarı şakağı delmeden önce
Kayıp melodiler çalıverdi, kulaklarım yırtılana dek

"Gerçek olup olmadığımı soruyorum kendime
Önce ellerime ardından aynaya bakarak"

İnsaniyet adına, vahşet arzum
Son bulacak mı?
Kızıl saçlarımdan sarkaç gibi uzayan ruhum
Ölüler diyarına varınca
Kuşaklar boyu hasreti tadacak mı?

Öylesine takılı kaldım, sessizlik beni delirtti
Drama köprüsünden, Ahmetsaray ırmaklarına
Tüm dünyayı gezdim de
Nasıl cevap bulamadım?