Terminalde içilen bir şarabın kifayeti
apartman bacalarında gizli karga yuvaları
hepsini gördüm, hepsini tattım
korkuyu hissettim, şüpheyle yaşadım
bin bir sigara edasıyla
kaç yıl devirdim?
yeminler olsun sayamadım
Güneş doğdu, gün ağardı
hacı hocalardan, çakıl husumetlerden
bir başka güne uyandım
canım pahasına koştum durdum
kendi canıma kıyacağımı bilmiyorlardı
Rabia'nın İstiklal'inden
kendimi aynı camdan atacağımı
betonu günah kokan kaldırımlara
Yargılandım, hor gördüler
aşkımı yazdı hakir kalemim
tutkumu, şehvetimi ve de acıyı
mevsimleri yazdı henüz kirlenmemiş iken illerim
sizler kırdınız benim hakir ellerimi
müdafaa etmek üzereyken kendimi
Akabinde uzandı karanlık eller
bir tabanca, bir kurşun, namluda mermi
beni sizler öldürdünüz
karanlık elleriniz bakır saçlarıma dokundu
gülümser suratlar parladı
kehribar keski kılıçlar bilendi birden
İntihardan mütevellit cinayet değil midir bu?
sizler kıymadınız mı benim canıma?
şayet insanı öldüren, değil midir insan?
Ben yaşamdan yoksun kılınmamış iken
huzursuzdum, dengesizdim ve de mutsuzdum
paragraflar aşikar, çıkmamış kitaplarım
şahittir doğmamış çocuğum
bu sebebiyet, değilim pişman
ne kahraman, ne korkak
ne de tasvirinize uyacağım
nihai sonlanışın getirdiği eşsiz kapanışta
sonsuza dek uyuyacağım
"Okuduğunuz satırların yazarı olan ben
şair inceliğinden öte destek topladım
mezarıma serpmeniz için taze gardenyalar stokladım
ama siz ola ki, tabuttaki iskeleti bunaltmayın
ve de sormayın neden öldüğümü, tepki toplarım"