24 Ekim 2022 Pazartesi

DUMAN VE KÜLÜN DOSTLUĞU

Telefon ahizesinden uzanan dostluk
her kelimesiyle ruhuma işleyen
getirisi eğlence, bağımlılık misali
biraz duman
biraz külün dostluğu
nece tutkun bir eğlencedir bu

Uykularımı bölen ansız vurgular
delip geçti acı eşiğimi
ani ateşlerin doğuşuyla
ani acıların doruğunda
nece korkunç bir azaptır bu

Bedenim alev alıyordu
gök kızıl saçlarım tenimde beliriverdi
betonu kirli binaların üstünde
katledilen cadıların adına 
"Yanıyorum!"

Ölmeye rağbet kala
teşhisi koydu iki uzman
ve ele verdi beni onlara
dermoskopi eşliğinde
damarlarımdan çekilen
muhafaza edilmiş bir tüp kan
koydular teşhisi, cilt kanseri
bulabilir mi bir çare
Ahmet Hamdi Tan?

Ölmeden önce yapılacaklar listesi
numara bir, ışıkla kal
şayet ışık sana yaşamı getirir
dokunduğun insanlardan öte
öylesine bir Havva bu
o denli bir vecd haline erişir
Everest'i de yaşatır Nirvana'yı da
refakati tadından yenmez

Manik oluşumdan ötürü bilmezsin 
benim güzel yoldaşım
biricik dostum
"Ben ölüyorum!"

Sigara öldürür, nikotin zarardır
her sigarayı aleve verişine
bir sigara da ben yakarım
ne de olsa yanacağız demiştim
şayet bu meret
ateşimi harlamaktadır
teessüf ederim üzülmeyesin
bu satırları okuduğunda
sen benim ateşimi söndürdün
az da olsa, çokta yansam

Vasiyetimdir, ışık beni keyfeder
ışığı benden almayın
yine vasiyetimdir
o benden bir parça gibidir 
küllerimi ona bağışlayıverin
sigarasına katsın beni
ateşe versin
son kez ateşlenecekmişim de
acım dinecekmiş gibi











19 Ekim 2022 Çarşamba

ŞAİRİTİK SONLANIŞ

Terminalde içilen bir şarabın kifayeti
apartman bacalarında gizli karga yuvaları
hepsini gördüm, hepsini tattım
korkuyu hissettim, şüpheyle yaşadım
bin bir sigara edasıyla
kaç yıl devirdim?
yeminler olsun sayamadım

Güneş doğdu, gün ağardı
hacı hocalardan, çakıl husumetlerden
bir başka güne uyandım
canım pahasına koştum durdum
kendi canıma kıyacağımı bilmiyorlardı
Rabia'nın İstiklal'inden
kendimi aynı camdan atacağımı
betonu günah kokan kaldırımlara

Yargılandım, hor gördüler
aşkımı yazdı hakir kalemim
tutkumu, şehvetimi ve de acıyı
mevsimleri yazdı henüz kirlenmemiş iken illerim
sizler kırdınız benim hakir ellerimi
müdafaa etmek üzereyken kendimi

Akabinde uzandı karanlık eller 
bir tabanca, bir kurşun, namluda mermi
beni sizler öldürdünüz
karanlık elleriniz bakır saçlarıma dokundu
gülümser suratlar parladı
kehribar keski kılıçlar bilendi birden

İntihardan mütevellit cinayet değil midir bu?
sizler kıymadınız mı benim canıma?
şayet insanı öldüren, değil midir insan?

Ben yaşamdan yoksun kılınmamış iken
huzursuzdum, dengesizdim ve de mutsuzdum
paragraflar aşikar, çıkmamış kitaplarım
şahittir doğmamış çocuğum
bu sebebiyet, değilim pişman
ne kahraman, ne korkak
ne de tasvirinize uyacağım
nihai sonlanışın getirdiği eşsiz kapanışta
sonsuza dek uyuyacağım

"Okuduğunuz satırların yazarı olan ben
şair inceliğinden öte destek topladım
mezarıma serpmeniz için taze gardenyalar stokladım
ama siz ola ki, tabuttaki iskeleti bunaltmayın
ve de sormayın neden öldüğümü, tepki toplarım"











12 Ekim 2022 Çarşamba

KARANLIK GECE

Karanlık gece
seninle yürüdüğümüz bozkırlar
mermi ıslıkları ile çevrilmiş

Rüzgar uğuldatıyor telleri
yıldızlar kayıyor, titriyor
gözlerinin ışıltısıyla

Karanlık gece
biliyorum sevgilim, uyuyamıyorsun
yatağında beni düşünüp
siliyorsun gözyaşlarını

Nasıl seviyorum
bu karanlık gecenin ışıltısını temsil eden
gözlerinin derinliğinde kaybolmayı

Nasıl seviyorum
bu karanlık geceyi kasıp kavuran dudaklarına
kavuş bilmez dudaklarımla 
sana olan aşkımı yansıtmayı

Kara gece ayırıyor bizi sevgilim
inanıyorum sana, bu inanç öyle kuvvetli ki
inancım koruyor beni
karanlık gecenin ıslık öttüren mermilerinden

Bu ölümcül savaşa senin için katlanıyorum
çünkü biliyorum, elbet kavuşacağımıza
karanlık gecenin kapattığı
o uçsuz bucaksız bozkırlarında

Ölüm beni korkutmuyor
şayet korkutuyor beni
sana sarılamamak tekrardan
öpememek dudaklarından bir tutam
kavuşamadan gitmek bu diyarlardan
o tatlı güneşin ısıtıp
karanlık gecenin kapattığı bozkırlarda

Ah karanlık gece, ayırma beni sevgilimden
girme aramıza
ve de bırakma uykusuz
beni kalbimden bir parça
sevdiceğimden uzaklarda 

Ah karanlık gece, zorunda bırakma sevgilimi
taze gardenyalar serpmek için mezarıma
ya da al canımı erkenden
ne de olsa, gömüleceğim bozkırlarda
ölüm bile ayıramayacak beni biricik sevdiceğimden





7 Ekim 2022 Cuma

EŞSİZLİĞİN DORUKLARINDA

Hiçliğin buyruklarından çıka geldim
yol boyu sorgu sual ettim ve de seni buldum
yanımdasın, yürüyoruz, kollarımda ve dudaklarımda
sanatıma serenat tutkusu getiren ilham perisi misali
nece güzel bir tutkusun sen sevgilim?

Doğu Trakya ve Marmara
stresli toprakların buhran şehrinden
sen ki, Türkmen kızı
gözlerinde kendimi buluyorum

Balkanlar ve Doğu Avrupa
ölü kentin deniz kokan şehrinden
ben ki, çetrefilli şairlerden biriyken
yanında huzru temsil eden seni seyre dalıyorum

Gözlerim gözlerinde, dudaklarım dudaklarında
seni süzüyorum, baştan aşağı, kollarımdayken
sonbaharı yaşıyorum seninle, seninle ağlıyorum
seninle gülüyorum, seninle öğreniyorum

Günler geçti, karanlık çöktü çökecek
seninle adım adım, uzak uzak
kimselerin olmadığı köşkümüz caddelerinde
"Enas Tourkos sto Parisi" dinliyoruz

Benim kelimelerle dans ettiğim saatlerde
rüyanda beni görmeni arzu ediyorum
tıpkı o sanatçının kıskandığı Türk kedisi gibi
bu şair senin tatlı uykunu kıskanıyor 
benim uykusu kadar derin olan sevgilim

Ve de her gün yeniden doğuyoruz
aşkımız dinç vaziyet ateşleniyor
alev alıyorum
belki de kül olacağım
beni öldürse, senin aşkından öleyim
senin yolunda, senin yanında
hazine ve ganimet peşinde bir korsan misali
huzurlu uykumda, eşsiz gözlerine dalmışken
zarafetin doruklarında öleyim sevgilim

"Sana kaptırdığım gönlümün bahçelerine yelken açacağım
ve de bir gün yanımda uyandığın zaman
seni ilk günlerde olduğu gibi dudaklarından öpeceğim
nefesin kesilip gülümseyene kadar çekilmeyeceğim
o zaman anlayacaksın
aşkımın ne kadar derin 
tıpkı senin gibi ince
ve de eşsiz olduğunu"