Söylerken yutkunup kutsal isimleri titrettiğin
Korku dolu ziyafetler sofrasından kalkıyorsun
Karanlık çağın en ölü müdavimi yer yüzüne indi
Çürük kemikleri, tazı dişleri ve kocaman pençeleriyle
Gölgelere hüküm sürmek üzere yere ayaklarını vuruyor
Bir ıslık ile İsrafil'in borazanı ötecek, sağır kulaklar çığıracak
Güneş son bir kez kanlı hilal ile doğacak
Kürkü yüzülmüş bu müdavim
Yaşam nefesini bir solukta verip
Ölülerin ruhunu bir ukde ile alacak
Kent meydanında adım adım yürürken
Kopardığın her çiçek için bir mezar tütüyor
Her bacadan bir duman, her pencereden bir hışırtı
Nece yıllar bu müdavimin bizlere sunduğu esaret ile geçiyor
Kan kokuları bu yaratığı tahrik ediyor
Cadde, meydan, angarya demeden
Her yaşam soluğunda binlerce genç
Onlarca savaşçı, onlarca dost şüheda
Bu müdavim başımızdan inmeden, taziyeler artacak
Bugün kana kana içtiğin bir tas çorba bile sana az gelecek
Işık gençliğin, kısacık ömrün, yine sana lanet edecek
Son kitabını kenara koy, kımızını doldur
Bakır kılıcını parlat, esareti bitirmek adına
Ülkün adına, hedefini bil, sınırları aş
Ve bakır kılıcını bir ateş keski edasıyla
Bu müdavimin kansız kalbine sapla
Barışı ve zaferi getir, ebedi huzuru bize atfet