25 Ağustos 2024 Pazar

KANAT RİTİM BOZUKLUĞU

Barışı kazanmak için
ne kadar şiddetle arzulamak gerekir?

Lakin dipsiz suların pervazında
sadece ölü balık akıntıya kapılıverir

Toprak üstünde çok kan dökülür
ancak sesini duyurmak istersen
bolca mangır, çokça siyaset, biraz gözyaşı gerekir

Ancak ben
servetimi cebimde taşıyamam
kafamın içinde bin bir esere dönüşür
dudaklarımdan kaleme dökülür
bir okunuşta tüter
kulaktan kulağa canlanır
kimi zaman prangaların yankısında çınlar

Kendimi öldürdüğüm her sabahın
belki yaşamak uğruna çırpınır iken
kafesteki kuşlar kanatlarıma düşman kesildi
o vakit değil gözyaşı döküp yardım çığırmak
kalemi kağıda çırpmak, şarkılar tüttürmeye dahi yeltenmedim

Ben kalabalığa karışamadım
ne onların yolundan bir takipçiydim
ne de patikalarına ayak bastım
uzaktan seyrettiğim her kalabalık
aslen yolun sonunda kaybolmuştu

Zati bütünüyle
tek başıma yürüdüğüm gerçek patikada
benden önceki her kalabalık birbirinden ayrılmış
koyun kürkündeki kurt dişlerini örttüğü vakit
her koyun katilini kendi türünden sanırmış



5 Ağustos 2024 Pazartesi

YAŞAM BİLMEZ

Hangi vakit dua edilir bilmem
ancak acı ve korkunun tek karşılığı her dilde gözyaşı

Hangi Tanrı kimin için en doğrusu bilemem
ancak huzur, en büyük inançların en sağlam yapı taşı

Günah kiri betonlar arasında
şiddetiyle tokat çarpılan suratıma
boncuk boyu gözyaşı döken
tartışmasız en ufak çocuklardan biriydim

Lakin
evlerin çatısında dökme kiremit
zemheriye karşın sıcak yatakları vardı
ocakta gaz tüter, tencerede aş pişerdi
içerisinde huzura dair tek bir ize rastlanamazdı

Bir hoca tepelerden okur
öbür hoca daveti tebliğ eder
mutfak salona bir yaygara kopartır
korkudan misketlerimi elimde tutamazdım

Karlar yağar, yağmurlar süpürür
ben hep aynı kalırdım
kalem kağıt, defter kitap kovalar
bir el arabasında yoldaş taşıyan Aziz çaresizliğinde
adım adım durmaksızın yürürdüm

Henüz bir eldivenim yoktu
toprak üstü el gezdirir
en rahat yeri arardım

Ne ölüm bilir
ne yaşam arardım

bir arkadaş, bir sevdicek, bir can
bin bir parmak sayardım

Şimdiler
beni bugünden
bana soruşturdu
dudak mührümden tek kelam
göz pınarlarımdan tek parıltı kaçırmadım

kimisi parmak ucu patikalarımdan sızmış yol ayrımından saptı
kimisi kazıması zor, tırnak içlerime işlemiş anıların artığıyla kaldı

Arkama döndüm 
kimi kimseleri bırakmadım
kimisi bir satıra sığdı
kimini öbür satıra vurdum

Her zamanki karanlığımda evime döndüm
bir mum ışığı, bir sigara yanığında
yine kendi kavgamla baş başaydım