23 Nisan 2024 Salı

BIRAK ÖLSÜN

Anılara duyulan özlemin bedelini
geçmişe dökülen gözyaşları öder

Yaz aylarından bir toprağa hezimet
her yıl okunan aynı mecmua
ölenler özgür, kalanlar muamma

İnsansı aşkından tattığın ihanet
ruhundan birer kan damıttı
bilek üstü attığın her kesik
ruhunu koparmana ramak bıraktı

"Buradan dönelim ağabey
eve gitmek istiyorum"

Her adımda senden kan damlası
her kaldırım taşında senden izler
öylesine soğuktun, öylesine yaralı
sanki tarihlerden 27 Kasım akşamı

Dağlar zıpkını bir adamdan
bir adli tıp raporu, bir tebligat
geride bir not, ve de bir avuç toprak









15 Nisan 2024 Pazartesi

TOPRAĞINDAN ALINTI

Kayboluşların kurtuluş yolcusu iken
aslen sözlerim kepenk çeker
belki bir kalem kurşunuyla yazarım
belki rüyalar aleminden yapma bir şarap çıkar

Hatırlamak benim nefretim
anımsamak benim korkum

Toprak bastığım her bahçe
senden bir koku taşır
oracıkta seni hatırlatır
akabinde seni anımsarım
güzelliğine duyduğum korku
nefretimi örtbas eder ardında

"Senin şehvete paravan gözlerine
bir yağmur damlasa, bin bir şiir olur"

Sahil kasabası gülüşünün sıcaklığı çarpar beni
oracıkta gözlerim körelir
oracıkta sana sarhoş olurum
karanlığımda senin hayallerine devrilirim

Mahcubiyetim sana değil
şüphesiz ki, kendime kızarım
şayet üstümde çirkinlik taşırım
acı, hüzün, kötülük ve de geçmiş taşırım

tüm tabiatından, en yeşilinden, nitekim güzelliğiyle
yine gözlerini dikersin üstüme
sırt üstü bıçaklar düşüverir bir anda
üzerimdeki huzursuzluk kayıplara karışır
elimden kurşunu kaleme takas edersin
ben ise tüm zarafetinle seni yazmak isterim 

Sen tüm şefkatinle yaşam verirsin
ben çoktan seyre dalmış olurum kağıtlara
tam kaleme davranacak iken 
her zaman olduğu gibi
gözlerin ilk kurşunu atar

Akrep yelkovanı kovalarcasına 
özlem saatim ötüp durur
ve gecesine bütün şiirlerim silahlanır

dünüm, yarınım durmaksızın
her günüm seni arar
rüyalarda buluşuruz
ve de tüm kutsallığıyla sen yetişir imdadıma



7 Nisan 2024 Pazar

GÖZLERİNDEN ALINTI

Umut tüttüğüm yegane bekleyişlere karşın
kendimi kül tutkunu geçmişime kaybettim
işlediğim günahlar, şiddetle sıkılmış yumruklar
biri öldü, öbürü gitti, ben kaldım

"İçimdeki cehennemden kaçarken seni buldum"

Henüz tanışıklık etmezdik
on altımda demlenir iken
on yedimin gömleğine çamur bulaştı
senin serenat güzelliğinden fırçam yoktu
ellerim sanat tutmaz, şefkat bilmezdi
on sekizin üstünü çamurla boyadım

Toprağına indim ineli
senin yeşilinden resmetmek istedim
ne kalem, ne kağıt, ne de kurşun
ne yazmalar, ne çizmeler
bir türlü sonu gelmedi
bir tek senin güzelliğini atlatamadım

Herkesin bilge olduğu kalabalıkta
aklı kaybetmekten başka çarem yoktu
gülüşün yanılsadı, gözlerin parladı
seni gördüm, seni tüttüm, seni yazdım
hayati dengemi kopardın benden oracıkta

"Sen ki, aklım ve kalbim arasında
en güzel çaresizliğimdin"