13 Haziran 2023 Salı

SENİN YAZARIN

Hadsiz bir merak ile başlayan sorgu sual aslında varoluşun en büyük erdemidir.
Bu dünya insan için bir merak kaynağı değil midir?
Aradığın soruların cevabını er ya da geç, genç veyahut yaşlı, elbet öğreneceksin.

Lakin arzu ettiğin cevapları çözümlemen bu kadar kolay olmayacak.
Çünkü beni tanımak, beni anlamak veyahut beni öğrenmek için önce kendini keşfetmen gerekiyor.

Şayet baştan sona okuduğun bu karmaşık dijital defter, dört duvara hapsolmuş bir şairin karanlık mahzeninde, bir o kadar karanlık zihninden döküntülerin karşına sunulmuş karalamacasından ibarettir. 

Ben, topluma kabul töreninde taktığımız maskelerin yalnızlığında düşüşünü temsil ediyorum.
Ben ki, edindiğimiz kimliklerin ve bize bahşedilen rollerin örtbas ettiği benliğim.
Şayet ben, benim gibi olan insanların eseriyim. Sanatım, benim gibilerin hayatlarından parmak izleri taşır.
Çıplaklığıyla, bereketiyle, hüznüyle, sevinciyle, korku ve şüphesiyle ve de tüm gerçekliğiyle var olur.

Benim hitabetim yoktur, aslen lakaplara teslimiyetim beni var eder. Şayet mücadele ettiğimiz yaşam üçgeninde küçük savaşımızı verirken birçok sefer etiketlere maruz kalmaktayız. 

Bana atfedilen Mert resmen adımdır.
Tarihin ilk katili olan Kabil, şair mahlasımdır.
Günah kokan betonlara kazınan Sangrento, sokaklarda yakama yapışmıştır.

Ten renginin, göz renginden daha büyük önem taşıdığı hatta uğruna kan döküldüğü bu topraklarda şiddete tabii tutuldum. Büyüdüğüm tek bir konuttan birçok mahalleye yürüdüm. Ancak nereye gidersem gideyim, sırt kamçısı vahşet ve istismar peşimden benimle geldi.

"Travmalar büyüdü 
mahremiyet gömüldü
Duman ve kül konuştu 
sanat eserine dönüştü."

Toprak sevdiklerimi aldığı için bu denli derinlere doğru indi kalem.
Ruhsal kayboluşlar önce kabusları yarattı ve haykırışlarım bu denli gürledi.
Satır arasında kim vurduya gitmiş sanatım, yılların serenatını sunum etmektedir.

Lakin sorgu sual ettiğin zihin kurmacaları, benim büyüttüğüm çığdan daha büyük bir çığlıktır.
Şayet bedenim dışarıdan dipdiri, ruhum ceset üstü katillerin parmak izlerini taşır.
Betonu günah kokan kanlı binalarda büyür, vefalı topraklardan çıkıp gelir.
Bir intiharı, bir başka cinayeti anlatır dudaklarım
kimine şehveti yaşatır, kimi görmekten sakınır.

Kara Fon, 27 Kasım 2019 gecesinde 11 katlı Başakşehir'i anlatır. Bana halen günler saydırır.
Kabil, kötücül yönlerimi resmeder. Beyne sıçramak üzre damarlarımda dolaşan kandır.
Çakıl beni inşaa etmiş olan kalpazan dostlarımın öteki adıdır. 
Kutsal Ruh veya Mesih'i aslen görmedim.
Kendini dini önder olarak meshedenlere sanatımla tükürmektir benim ibadetim.

"Beni, seni ve onu anlatıyorum
lakin anlamakta güçlük çekmendir asıl gerçek
beni anlamak, kendini keşfetmekten geçer
gözlerini kaçır, kulaklarını kapat
sessizlik gerçeği değiştirmeyecektir"

Yumruk yaptığı için bilekten kesme eller ile yazarım.
Ölmüşlerimin, sevdiklerimin ve kandaşlarımın ağzından yazarım.
Susturulmuşları, karanlıkta kalmışları, aydınlığa çıkma yolunda cansız bulunmuşları, tetik üstü kaşınan parmağın fırçayı tuvale vuruşları, en çok sevmişleri ve de aşık olmuşları yazarım. 

Çünkü ben ki bu satırların sahibi Şair Kabil
senin ilhamın, senin esintin ve senin ağzından meydana gelmiş bir yazarım.



12 Haziran 2023 Pazartesi

BEN YANINDAYIM

Gökyüzü maviliğinden 
doğacak güneşe teslim
sen ve ben henüz kavuşamadan
bir gece bertaraf ettik
yeni bir güne açılıyoruz

Şair karaladı kağıdı
ressam çizdi tuvale
ayyaş döktü şarabı
kumarbaz oynuyor son kartını

468 bin metre öteden 
bin bir çeşit sorgu sual
Hangi sofradasın?
Nereye gideceksin?

Kuzey Marmara yolunda
atımın üzerindeyim
beton yığınları arasından
adım adım yaklaşmak üzre
hayat vermiş dudaklarını
kupkuru dudaklarımla kapatacağım

Kızıl saçlarımı ateşe veren güneş yüzünden
dünya hiç olmadığı kadar sıcak
ama ben sıcak, soğuk ayırmam
seninle geceyi gündüz ettiğim gibi
senin sesinle yanar, senin sözlerinle soğurum
kavuş gelmenin arzusuyla kavrulup dururum

Bir yanda sensizliğin esaretinde yontulmuş kalbim
öte yanda seninle kurulan hayallerin uykusuna daldım
tıpkı mesafe kapatan, rüyalar süsü
o cennet şefkati gözlerinin uykusuna doğru
adım adım yaklaşmaktayım

Ve elbet senin yaşadığın topraklara ineceğim
belki bu yolda cılız atımı kaybedeceğim
lakin ben geri dönmeyeceğim

Aylar yıllar geçiversin
içimde senin ateşin tüterken
sensizliğin hasreti esir alacak bedenimi
ve ben sana olan inancım uğruna
senin yoluna doğru, adım adım
cılız bedenimle, tek başıma yürüyeceğim

"Yaşam serptiğin tarlalar üstü
şehvet tüten dudaklarımla
taze göğüslerine sanat bahşedeceğim
kemik beyaz ellerim birer fırça gibi 
güneş yanığı tenine eserlerimden izler bırakacak"

"Benim için giyindiğin kumaşları
bir bir üzerinden düşüreceğim
gözlerin yalvar yakar gözlerime kilitli
pürüz tutmaz bacakların arasında
şiir dökmüş ağzımdan ruhuna yaşam serpeceğim"



2 Haziran 2023 Cuma

HAZIRSIZ YAKALANMAYACAĞIM

Rüyalarda cinnet geçirten melodi
kül ve duman bitti
ateş ve barut tüttü
kan beyne sıçradı
IRK VE TOPRAK VAKTİ!

Anadolu toprakları, enkaz altında halkım
Batı kesim, boş kovanları ile meşhur meydanlarım
Ege kıyıları, sessiz işgale uyandım

Şayet ben hiç oy kullanmadım
kurtarıcı beklemedim, taraf tutmadım
çünkü bileniyordu müdafa uğruna yumruklarım 
kaşınıyordu tetik tutmuş parmağım
AYAKLANDIM!

Yeşil örtülü tabutlar dizilirken
topraklarımız işgale uğradı
barış ve özgürlüğün marşını söyleyenler
televizyonlarda acı ve şiddet çağrısı yaptı
mağdurun kaderi ölmektir
KAZANAN KAZANDIĞINI
KAYBEDENE ÖDETİR

"Çok şey bildiği için öldürülen subaylarım
Sizlerin sisi içinden yürüyorum
susturulmuşların çığlıkları ile 
son çırpınışların işaretini bekliyorum
İLLE DE ZAFER!"