28 Eylül 2022 Çarşamba

HİÇLİĞİN BUYRUKLARINDA

Varoluşun nihai sonlanışı
hiçbir derman yok
hiçlik var
yok oluşun eşsiz karanlığı

Karşımda hiçliğin naçizane varlığı
kara fonu andıran bir ses tonu
ruhumu çığıran, ölülerin dokusuyla
"Hoş geldin Birincil Oğul"

Er ya da geç, genç veyahut yaşlı
fark etmeksizin, tanrıyı buldum
karşımda, gözleri bana dikmiş
ezdiği kemikler bayram etmiş 
yüzünde ise yaşamın ruhani izleri

Beni beklemiş, beni izlemiş
günah kokan kaldırımlarda
betonu kirli binaların içinde 
benim sonumu getirmiş

"Sen tanrı mısın?"

hiçlikler aleminden çıkma bir bakış vasıtası
onu buldum!

Serseri samimiyeti
bürokrasi resmiyetiyle yaklaştım

"Tepkisiz ve de umursamaz tanrı
seni tüm hayatım boyunca aradım!"

Bana atfetti, ruhumu çekti aldı
sivri pençeleri, kuzgun keski dişleri
beni oracıkta bin bir parçaya ayırdı
ruh özüm, ailem ve kalpazan dostlarım
yaşam oldu, dünyaya süzüldü
yeniden yaşam buldu

"Sadece sen, tüm evreni senin için yarattım
her bir yaşamla büyüdün ve olgunlaştın
her yaşamında doğdun ve de öldün
daha kudretli ve ulu bir zeka formuna ulaştın"

Ruhum nihai sona ulaştı, bedenimden sıyrılıp
bir başka yaşamlara kavuştu
geçmiş hayatların tüm deneyimine sahibim
sadece ben ve tanrı 
hepsi bana ait
tüm yaşamlar bendim

"İsa bendim, onu takip edenler de
Hitler bendim, öldürdüğüm milyonlar da bendim!"

Afalladı, güldü, aciz ve hakir gördü
elini kaldırdı ve ekledi
"Ne zaman birine işkence etsen, kendine işkence ettin
ne zaman birine iyilik yapsan, kendine iyilik yaptın
ne zaman birini sevsen, bir başka yaşamdaki kendini sevdin"

Sessizleştim ve suskunlaştım
sükunetim altından bir kayış gibi sırtıma vuruyordu
ağzımdan bir kelam, zihnimden bin bir düşünce döküldü
"Neden? Neden bunları yapıyorsun Tanrı?"

"Çünkü bir gün benim gibi olacaksın
çünkü sen busun, sen benim oğlumsun
sen benim türümdensin!"

Tek bir gülümseme 
reenkarne uyanış 
yeni bir bilinç
ve de yeni bir beden
nihai sonlanış üzerine
varoluş döngü zinciri kırılana dek
yeniden dirildim






23 Eylül 2022 Cuma

VÜCUTSAL AYRILIK

Yollarımız ayrılsa 
birbirimizi terk etsek
aşkımın bahçelerinde sürünürken
hayallerim ölse bile

Yollarımız ayrıldığından beri
sana kirli lanetler etmek yerine
düşlerimde seninle yaşlanıyorum

Sensizliğin karanlık yüzünü yaşıyorum
omuzlarımda sensizliğin yükünü
aklımdan çıkmayan gözlerinle taşıyorum

"Aşk bahçesinde iki çiçek filiz vermiş
ruhlarımız kök salmış
gardenya ve papatyalar gibi açıyor"

İki çiçek, yan yana
öylesine görkemli
öylesine bağlı 
ruhlarımızı temsil ediyor

İki çiçek, ayrık yollardan yürüyen ruh eşleri
birlikte büyümüş
birlikte kök salmış
eşsiz aşklarıyla toprağı deliyor

"Eğer bize ayrılan yollardan gitmek istersen
şikayet etmeyeceğim, seninle geleceğim bir tanem
hayatım pahasına olsa bile"













21 Eylül 2022 Çarşamba

EN TUTKUN HAL

"Ben ki, kimsenin anlam veremediği
filiz veren tütün yaprağından dolma kalemle
her sayfasına karalama eklenmiş
çetrefilli bir şiirim"

Şimdi sana atfedeceğim 
her satırda, sana sesleneceğim
benim önemsenmeyen tutkum
bu satırlarda can bulacak

Ve ben öylesine katledeceğim satırları
kafamda dönüp dolaşan
etimi kemiğimi kemiren
bu doyumsuz kaygıların
şahidi sen olacaksın

"Toprak kutsal ve berekettir
topraktan gelen sevgilim
beni sevginle harmanlamak dururken
bana nasıl ola kıydın?"

Yükseklerden aşağı inerken
4 duvar arası baraka
ve de bir yatağın üzerinde
her daim tüketilen 
bu derin düşüncelerin kaynağı nedir?

Nedir en tutkun haldeyken
hoşlantı sorgusunun kapıyı çalması?
bir anda çıkıp gelircesine
kalbimi hiç olmadığı kadar tıklatması

Sorgu sual edersin
günler geçer gider
sen benden koparsın
ben senden kopamam
çünkü bazı tutkular var
içimde beni sana körükleyen

Belki aylar, bilimum yıllar
akar gider, su misali
durduramazsın
sen benden kaçarsın
ben senden kaçamam
çünkü bazı anılar var
geçmişten günümüze 
mercek altından fırlama
eski, bozuk bir plak gibi
tekrar ve tekrar
her saniye hatıraları körükleyen

Senin aklına düşeceğim 
bir gün, apansız, aniden
coşku ve hüzün getireceğim 

Senin yanından geçeceğim
bir gün, bir gece, bir sabah
ama eminim, şüphesiz
huzur dolacaksın
beni gördüğüne sevinircesine
bir sarkaç misali
gözlerini alamayacaksın
çünkü o gün, o gece, o sabah
sana doyamadığım kadar
gereceğim yanaklarımı
gülümseyeceğim
belki o zaman 
anlayacaksın
benim tuhaf 
ve de katlanılmaz hallerimden
ne denli arınıp da
çıktığımı karşına
anlayacaksın ortak
anlayacaksın sevgilim





12 Eylül 2022 Pazartesi

SON SAVAŞ, SON ÖZLEM

Devri destanlardan bir gün
falanca gün, falanca saat
yürüyorum
arkama bakmadan

Öylesine bir yürüyüş ki
arkamda bir eş
bilimum dost bırakıp 
kör kütük bir evi terkettim
sınıra doğru
adım adım
yavaş yavaş
yürüyorum
arkama bakmadan

Kız kardeşim bana bir kağıt vermişti
her gece, bir köşesine
ufak tefek karalamalar 
şairin sanatı serenat ettiği dakikalar

Top patladı, kurşunlar kemiğe çentik
süngüler namluda, herkes düşünüyor 
eşini, nişanlısını ve de sevdiğini

Ve bende kesinlikle düşünebilirdim seni
sana özlem dolmuş kalbimden bir parçayla
yazabilirdim senin özleminle yontulmuş mektuplar

Ama sen, bir zamanlar bana yalanlar söylediğin gibi
uzun zaman önce
gönlünü de bir başkasına kaptırdın

Ben ki, bunları düşünmeden
sadece pipomu içiyorum
tatlı Yunan tütünü ile doldurduğum

Ben sadece o kaçınılmaz kurşunu bekliyorum
bu düşmanlığa bir son vermesi 
ve de acılarımı dindirmesi için

Bir daha savaştığımızda
göğsümü gerip
karşıdan gelen kurşunları karşılayacağım

"Beni bekleyen kimsem yok, geri dönmeyeceğim
bizler için kazılmış mezarlardan birine gömüleceğim"



DEĞERLİ BABAMIZ

Saldırdılar, saldırdılar
beni göğsümden yaraladılar

Bir yaram sızlıyor
öbürü iyileşiyor
üçüncüsü ölümcül

"Ama evimde çocuklarım var
ve genç bir eşim
hepsi beni hasretle bekliyor"

Canım kız kardeşim 
bana temiz bir kağıt ver

Babam okusun bunu
ama annemin haberi olmasın
oğlunun hayatını kaybettiğinden

Çocuklar büyüyecek
ve annesine soracak
"Bizim babamız nerede?"

Anneleri başını çevirecek
gözleri dolacak, dışarıya bakacak
"Babanız öldü
93 harbi sırasında"











9 Eylül 2022 Cuma

YERLE YEKSAN

"Yorgun bir sezgide, bin bir derman bulmak
mum ışığı yanıyor, sönmeyecek
ciğerlerimiz tanınmayacak
dudaklarımız kavuşmayacak
Biz yine o kızıl gök altında
bir başka kollarda kavrulacağız"

Desinler, yıllar önce bir kadın çıkmış
bu cengaverin yüreğine saplı 
günleri ve haftaları
yerle yeksan etmiş

Desinler, yıllar önce bir cengaver varmış
deli dolu, ateş pahası 
bir kadın geçmiş
yüzünde yılların izleri kalmış cengaverin
elinde kalemiyle 
teselli niyetiyle
onlarca şiir yazmış

"Biz birbirimizi anlamadık
anlasaydık sana tütünümden sarar
ellerinden incir yaprak sarma yerdim"

"Eğer biz kavga gürültü esasına varaydık
bilirsin güzelim, beni çizdiğin tuval
ateşten küle, külden kanıma karışırdı"

Çünkü senin ellerinde yaşam var
ondandır öpüp alnıma koyduğum
hem saygı, hem sevgi
bazı aşıklar ayrılamaz
sadece kısa süreli evini terk eder
benim evim sensin
ve de ben evimden dışarı adım atmadım
çünkü bazen aradığın her şey
bir beton yığınıyla bile temin edilirken bu dünyada
ben senden nasıl ayrılayım sevgilim?



4 Eylül 2022 Pazar

KAPALI KUTU

"Ben yüzyıllar boyu 
içimi açtım
derdimi dillere destan ettim
ne bir teselli yolu gözledim
ne de deva aradım
hiçbir fayda göremedim"

Şayet ben çok yol katettim
birazcık eğlence
bir yudum cennet şarap uğruna
Efendi buyrukları
Tanrılar Bahçesi
ben çoktan tükendim

Asıl tükenmişlik
bu değil midir?

Bu değil midir?
insanın bir daha 
içini kimseye açmamak üzere
asma kilit vururcasına
içini kapatması 
dışarıya
başka başka insanlara

"Hiçbirimiz iyi olmadık
bizler sadece, mutlu görünmek adına
farklı maskeler ile topluma karışan
mutsuz insanlarız"