24 Eylül 2021 Cuma

DRAM VE KOMEDİ

Vahşice tasarlanmış ölüm döşeği
Eziyet çektirmenin getirisi, kanlı taslar çatlıyor
Cinayetin milli marşı olmuş bu melodi
Gözlerinle oku, kulaklarınla dinle

Ses seda çıkarmaksızın, tam tepende bir sima
Şakağında aynı hışırtı, aynı tabanca, aynı gülümseme
Parmak izleri hiç bu kadar kalıcı olmamıştı
"Öfkeden muaf, psikoz ziyadesiyle kaybolmuş bir çılgın.
Delirmiş bir cengavere silah ver, cinnete şahit olacaksın"

Yarattığınız bu korkunç sistem
Bir sosyopatın kibrit çakışıyla son bulacak
İşte o zaman Nil Nehri'nde kan banyosu yapılınca 
Papa Gelasius'ın ruhu şad olacaktır



19 Eylül 2021 Pazar

TUTKUSAL

Fazla münakaşaya girmeden, kısa ve öz
"Gözlerin, kör insanları ressam yapar
Sesin, dilsizleri konuşturur, 
Kokun, en kuytu ormanlardan çıkma
dudakların kadar sıcak bir baharı hatırlatır."

Terminalde yaktığım sigara hiç bu kadar lezzetli olmamıştı
Şayet seni düşünmek, seninle olan o kısacık zamanların 
Bana peşkeş edercesine getirdiği bir gül şarabı kadar özel

"Tanrı dünyayı yarattığında insan
şaheserin onlara tanrıdan sunulduğuna inanıyordu
ben ise çoktan sana doğru adım adım, uzak uzak yürüyordum"
Çünkü benim şaheserim tanrının bana sunduğu bir topraktan ibaret değil
Nefesi, nikotini, şaibesiz tutkuyu dudaklarından ciğerlerime doldurduğum
Kutsal bir zanaat, ince işleme dudaklarından ibaretti aslen

"Sensin tanrının yarattığı ve bana ait ettiği,
her sabah gözlerimde kanlanan, ses soluk etmeden yanaştığım,
körlerin ayna sattığı diyarlardan, dilsizlerin şarkı söylediği
en kuytu ormanların içinden bulduğum, şiirlerime işlediğim şaheser."





16 Eylül 2021 Perşembe

BULANIK CİNNET MANZARALARI

Piyano sesine uyan, bıçaklar keskinleşiyor
Doğan güneş sabahı katletti, kara fon kükrüyor
Dudaklarımdan ısırıp beni bu içine çektiğin gölgeler
Hiç bu kadar ürkütücü ve can alıcı bir hal almadı
Bacaklarım hantal, gözlerim yorgun, katran kokuyor

Kalk gel, bedenimi ruhumdan ayırırcasına hasret
Kırk beş yıl hatır nikotin tüketircesine harmanım
Çakırkeyf günler geçiyor, Kasım ayı geldi gelecek

Sur üflensin, jileti çevir, parmak uçlarında yürü
Sakın ola beni yalnız bırakma, tren saymaktan acizim
Belki sesim soluğum çıkmaz, o gün orada olduğum anlaşılmaz
Şayet orada olsaydım, oracıkta dimdik dursaydım
O kavat gıdım gıdım gebermişti, ruhu semaya mütevellit
Bedeni köpeklere servis edilircesine peşkeş sunusu 
Şad edilmek üzere bin bir farklı toprak altında
Hallelujah!





7 Eylül 2021 Salı

PORNOGRAFİK EDEBİYAT

Zambak kadar ince işlediğim dudakların
Canını yakmak, sana eziyet etmek için harlanmış sapkınlığım
Derisine semboller kazıdığım, korkudan delirmiş, benim tatlı çılgınlığım 
Kırmızı güller bana durmak bilmeyen, kesik üzerine pamuk bastığın
Kan kokusunu aldıkça vahşete himaye ettiğim günleri hatırlatıyor

Omuzlarından elmayı ısıran Adem gibi
Kutsal kitap tutarcasına okşadığım o saçların
Boynundaki zincirler, bacaklarını örten ne varsa
Nece büyük bir tutkuyu andırıyor

Oysa ilk tanışık günlere dönelim
Bacakların usta eliyle dokunmamış bir ezgi
Kolların işlenmemiş birer sarkaç gibiydi henüz
Ah güzelim, yegane parçam, siperlere gömülü definem
Tutku ve acıların Meryem anası

"O yataktan kalkarsan
seni kendi kanınla
kendi etinle beslerim"



6 Eylül 2021 Pazartesi

KİMSESİZLER MEZARLIĞI

Caddeler boyu elinde ayna, dilinde jilet
Unutulan nasıl bırakıldığını hatırladı
Bir hiç uğruna, yetmiş altı kibrit kutusu
Tenha ve loş bakışların ateşine kapıldı

O kadar derin, o kadar sağlam bir darbedir
Sabahın gelmek bilmediği, kavgaların doğduğu
Daracık sokaklarda ölüme sürüklenen
Suça meyilli, kollarında kesiklerin izleriyle büyümüş
Kentin kuyuya itilmiş çocukları, sizler sahipsiz
Sizler kayboldunuz, bir gün bulunacaksınız
Kimsesizler mezarlığına defnedilip
Ruhunuz kut ve şad edilecektir
Yüzünüz gülsün



647 GÜN

Kayaşehir kaldırımlarına adım adım
Dört yol ağzında, şiirlerimi küfredercesine
Susmadan, bağıra çağıra okuyorum

"Bu tarifsiz rüyalar, bu tarifsiz özlem
düştüğün beton çatlamış, saçlarını kazıtmışsın
bir bebek gibi ölünü kucaklıyorum, ürküyorum belki
her zaman olduğu gibi, oradayım, yanı başında
ve sen yine beni görmüyorsun"

Ruhun şad oldu, aylar ve yıllar boyu
Mezarına bıraktığım güller kuruyor
Toprağını güneş kavuruyor
647 gün travma, 15 bin saat işkence gibi
Sensiz, kayıp, gaip, muamma bir hal

Saçlarımı kazıtıp, şarabı gazeteye sarıp
Gözlerim kısık, İstiklal'e doğru yürüsem
Galata kulesine çıkıp yaygara koparsam 
Ve de sana sardığım bin bir farklı sigarayı 
Sensiz, oracıkta, tek başıma içsem
Gücenir misin?

Ve ben seni, yeniden, aynı sokakta
Yapayalnız bulmak istiyorum
Belki hakir zaman bana bir şans tanır
Seninle bu diyarlardan göçeriz
Hiç olmazsa bileklerime yeni sayılar kazırım

Oldum olası Başakşehir'de
Üçüncü sayfa haberleri
Tarih 29 Kasım 2019
Ve sen kenar köşede belirdin
Nece güzel fotoğraflarından biri
Bir bilet, yüzümde yılların izleri
İstanbul'u terk ediyorum
Huzur içinde yat sevgili