25 Eylül 2020 Cuma

AŞK

Ne güz geçti bu kentler arasında, ne ipler koptu bu minarelerde, aradaki dünyaları fark etmeden nacizane lafların imdadın olmasıdır aşk.

Her düştüğün kuyudan çıkışında rüzgar bağlamış yatağında kül bağlamış güzelliğiyle yatağıma uzanmanı izlemektir aşk.

Neyin nesi?
dediğin anda yeniden doğmak, gitmesin o kadın diyerek zafer çığırtan, kulak kanatan ilahileri türkü gibi söylemektir aşk.

Ayak izlerini takip ettiğin, kulağına şiirler okuduğun o kısa saçlı kadına dualar etmek, çıkmadığın telefonlarda ağlaya ağlaya derdine çare, cefasını çeken mahkuma derman aramak gibidir aşk.

Aşk, azala azala akan ömrüme hayat, kızıl saçlarıma renk katmak gibidir.
Aşk, ayrılıktan korkmayan devlerin cesaretidir.
Aşk, para saçan cüceleri ezip geçer
Aşk, çiçekçilerden aldığın bir demet gül, yol kenarında kurulan tezgahtan bir parça tebessüm almak gibidir.

Aşk, ne büyüktür bir bilseniz. Sesiniz çıkmaz, gözleriniz itiraf eder. Odadan her çıktığınızda eteklere boncuk, dağlarda öldürülen çocukların sulu gözlerinde yaş olur. Kalpten kalbe olmaz. Ruhunuzdaki özlerinizden çıkıp yüce kubbelerde buluşur. Sonsuz olur. Eş olur, çocuk olur. Ama asla bitmez yine sizi bulur.

21 Eylül 2020 Pazartesi

MUTLU VE YALNIZ / İKİNCİ BÖLÜM

Tüm bu düşen yaprakları toplamak, her kanayan rüyayı hatırlamak ve tüm bunlara rağmen çekinmeden nefes almak gerekiyor.

Anılar, hatıralar, kalbini oynatan fotoğraflar. Hepsini kenara koy, bu gece bir tas çorbayla iki öğün ay ışığına şahit olacaksın. Dolunay bu gece, tüm korkularını, endişelerini unutacağın gün yakındır.

En çulsuz, o kadar hovarda ben bile uzun süre mutlu olmayı tattım. Sevdim, nefret ettim, ağladım. Ama sonunda hep ben galiptim, çok pişman oldum, şu hakir zaman bile beni yiyip bitirecek ama ne olursa olsun bir gün kalktığımda dünkü yaşantım çizgisini çekecek. Bana farklı bakacak, işte o zaman daha güçlü bir tebessüm gamzeli tek yanağımdan belirecek.

Bunca zamanı devirdin, çok para kazanacaksın, bir sürü insan hayatına girecek, en büyük arzularını yaşayacaksın. Artık vazgeçemezsin, sonlandıramazsın bu döngüyü. Bir gün başka bir bedende tekrar bu yaşlı topraklara ayak basacaksın.








MUTLU VE YALNIZ / BİRİNCİ BÖLÜM

Bir korsan gibi denizlere tutsak, esirler gibi umutlu olmak istiyorum. Gemi güvertesinden seslenen bir kaptanın kımızını doldurup bakır kadehini heves içinde sallayışına şahit olmak istiyorum.

Çalan bu melodi, akan bu nehirden durulan bu su, en gri gökyüzünden aşağı düşen yağmur damlalarının ateş teni ıslatmasına göz yummak kadar asil olamaz.

Beyaz beyaz sayfalarca yaktığım onlarca şiirin küllerine, ilk öptüğüm aşkımın büyümesine şahit olmak istiyorum.

Eskiyen gözlerimin kısılışına bak, betimlediğim bu doğa ana, ailem bu güneşin sözlerine kulak ver.

Elma ağaçlarından sarkan uçurtmanın bezini tutup şöyle bir kahkaha atmalıyız. Doldurun çocuklar, bahçemden istediğiniz kadar toplayın çocuklar, gülleri ezmeden, ekmeğinizi kurutmadan uykuya dalın çocuklar!

Bir de şu endama bakın, ne cesaret!
Ciğer deşen sesime kulak verin, biraz tebessüm edin. Hayat ağlamak için çok kısa, gülmek içinse uzundur. Siz asla yüzünüzü asmayın, bazen mutluluk yoktan var olur, pes etmek mi? Umut etmek gerekli, biraz da cesur olmalısın. En zor anında içine doğacağım, senin yüzünü güldüren ben olacağım. Çektiğin bu acı bitecek, gözlerin artık uykuya dalarken, bugün için şükürler olsun diyecek. Umut et, kafanı yastığa ölene dek rahat koyman dileğiyle!

Bu mucizeyi kadınımda bulmalıyım, ona fırsat buldukça yaklaşmalıyım, boynuna usulca hatta hafifçe dokunup tüm gençliğimden eksilen günlere bir öpücük bırakmalıyım!

17 Eylül 2020 Perşembe

KORKUSUZ KORKAK

Son savaş bitti
Mabet çoktan kapandı
Hiçbir tarihin süngüsü
Hiçbir zindan korkutamadı beni

Çok sayfa çevirdim, çok yazdım
Soframdan ekmeğimi alan hayat
Bir de tekme atınca
Ailem güneş, oracıkta belirdi
Sabaha kadar tenimi kavurdu, bir de ışığıyla
O güzel rengini saçlarıma verdi

Ben de sevdim elbet, ben de nefret ettim
Büyüdükçe içimde ufkunu aşamayan bir ruh
Ve o donuk suratım, bir anda gülümsemez oldu
İlahiler kulağımı çığırtan bir ses ile yalvarışlar etti
Vaveyla, güfte, hepsi bir oldu
Bu koca adamı yerle bir etti

Ve uzak diyarlardan değil
Mektup, telgraf tadında bir yoldaş konuşuyor
O benim her şeyim
" Kaçmana gerek yok, kaçarsan içindeki nefret öldürür seni "



15 Eylül 2020 Salı

SERENAT

Kalbimden gelen sesler eşliğiyle, gözlerinde kendimi kaybediyorum. Vahşileştikçe gece, yanaklarım gözyaşlarıma karıştı ve ben yine de seni aradım.

Üzgün hissettiğimde seni buldum, en mutlu anımda yine sen olacaksın çünkü hiçbir melek bu uzak diyarlara gidemez. Hiçbir melek bu kadar güzel gülemez, hiçbir melek beni mutlu edemez.

Ve gün geçtikçe kara fon çalıyor. Beni mezarlıktaki güller kuruyana dek sev, beni şeytanlar şehvetle zincirleyip tüm nefreti yüzümden kusturana dek sev, beni tanrının kirpiklerinde dinlenirken büyük büyük parklarda, en derin mabetlerin kuyusunda sigaram sönene dek sev, çünkü ruhlarımız acıya batacak ama yine seni bulacağım. Bu dünya çok küçük, bu dünya çok acımasız, gölgeler eşliğiyle dans et benimle, sesim kısılana kadar bekle, tüm merasim sona erdiğinde benimle bir defa daha denk gel, ve yine bedenlerimiz çift olsun. Gözlerin beni izlesin, çünkü yangın sona erecek ve tüm bu korku bitecek.